Merhaba Sevgili Okur!
Kulis Cadıları

Merhaba Sevgili Okur!

İclâl Karaduman

Karnaval Dergi’nin yönetiminden gelen “Karnaval’ımızda tiyatro köşesinde yazar mısınız?” teklifine otuz yılı aşkın bir süredir içinde bulunduğum, meslek yaşantımın deneyimlerini paylaşmak adına heyecanla “evet” dedim. Yıllarca yazın hayatına verdikleri emeklerle işe koyulan bu değerli ekiple olmanın mutluluğuyla size merhaba diyorum. İlk yazımda, tiyatro ve oyunculuk aşkımın nasıl başladığını ve nasıl ilerlediğini sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Bendeniz küçük yaşta -diğer tüm sanatçılar gibi- oyunculuğa merak sarıp, çevremi oyunun içine katarak nice oyunlar yazdım ve oynadım. Ve tabii kırsalda yaşadığımız için -babamın işi gereği- tiyatro ile tanışmam ortaokul sırasında, Ankara’da gerçekleşti. Ondan öncesi “Radyo Tiyatrosu”, “Arkası Yarın’lar” la TRT radyosunu dinlemekti. Ankara’da Büyük Tiyatro’da seyrettiğim ilk oyun abimle beni tiyatroya davet eden İsmail Arslan sayesinde olmuştu. Bu sayede mesleğimi de bulmuştum. Biz kardeşlerine verdiğin emekler için çok teşekkür ediyorum  İsmail Abiciğim ve tabii Haluk abiciğim iyi ki her daim bizim yanımızda oldunuz- Oyunun finalinde, yıllarca radyo tiyatrosu dinlerken hayal ettiğim canlandırmaları Devlet Tiyatrosu dekorları içinde seyretmenin heyecanıyla   “Ben tiyatrocu olacağım, bu işi yapmak istiyorum,” dediğimde, İsmail Abimin “Tiyatrocu olunmaz kardeşim, tiyatro sanatçısı olunur” demesiyle, bu yolda neler yapmam gerektiğini araştırmaya başladım. Bunun için Konservatuar Tiyatro Bölümü’nü bitirmek gerekiyormuş. Ama henüz ortaokulda olduğum için, lisenin bitmesini beklemem gerekti. Sonrasında, gazete ilanından bulduğum Oluşum Tiyatro’sunda çocuk oyunları oynamak… Ankara Sanat Tiyatrosu’nun kadrosuyla başlayan kursiyerlik maceram… Ve konservatuvar sınavlarına hazırlık aşaması…

 

Annemin bir arkadaşı, “Bizim tiyatro sanatçısı bir abimiz var.” deyince rahmetli İsmet Hürmüzlü’nün evine gittik. Bana mimik çalışması verdi. “Gazetede en sevdiğin arkadaşının ölüm haberini okuyorsun. Hadi bakalım hazırlan ve oynamaya başla.” dedi.    Elimde hayali bir gazete, sayfaları çevirirken alt köşede ölüm ilanını görüp ağlamaya başladım ama duramadım. “Peki, tamam.” demesiyle ağlamayı durdurabildim. Bir iki görüşmeden sonra kendisiyle bağlantımız koptu. İlk girdiğim sınavda ilk aşamayı kazanıp ikincide elendim. Ama yılmadım. İkinci başvuruda, formu doldururken kapıdaki görevli Hasan Amca, “Kızım seni kim hazırlıyor sınava?” diye sordu, kendi kendime çalıştığımı öğrenince, “Öyle olmaz, sen burada bekle.” diyerek uzaklaştı. Az sonra, yanında uzun boylu, sarışın bir kızla gelip, “Miraç bu kız sana emanet, yardımcı oluver,” dedi. Miraç Eronat’la böylece tanıştım. Onlara hiçbir karşılık beklemeden  verdikleri destek ve emekleri için teşekkür ederim. Canım Miraç Eronat ve Hasan Amca… Ve ikinci denememde birinci aşamayı geçip ikincide yine elendim. Bu arada Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Tiyatro kürsüsünün on aşamalı yetenek sınavlarından geçip mülakatta elendim. Niyeyse!…

 

Ve artık konservatuvarda, tiyatro bölümünde okumak tek amacım olmuştu. Kendi kendime Miraç’ın verdiği sınav parçalarını hazırladım. DTCF, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Konservatuvarı ve Hacettepe Devlet Konservatuvarı sınavlarına girip üçünü de kazandım. Aileme yük olmamak ve DTCF’ye olan kırgınlığımdan dolayı, Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın büyüleyici ortamının da etkisiyle, orada okumaya karar verdim.

 

Okul hayatım boyunca, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, Anayasa’da dokunulmazlık şartıyla var ettiği Devlet Tiyatrosu’nda çalışmayı hedefledim. Ata’mızın dediği gibi, “Tiyatronun görevi, ülkemizin dört bir yanına gidip karanlıkları aydınlatma görevinde ışık olmaktı.” Bu ışığın bir parçası olmak adına mezuniyetten sonra 2 yıl Ankara da 1 yıl Antalya Devlet Tiyatrosunda  sözleşmeli sonrasında açılan sınavla Trabzon Devlet Tiyatrosunda  kadrolu  sanatçı oldum. Bölge Tiyatrosu olan Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda geçen yedi yılın sonunda, Ankara Devlet Tiyatrosu’na, babamın sağlık probleminde yanında olmak için tayin istedim. Halen Ankara Devlet Tiyatrosu’nda olmakla birlikte, yıllar yıllardır mesken tutmak istediğim İstanbul’dayım.

 

“Kulis Cadıları” adına verdiğimiz bu köşede, arkadaşım Meriç Bardakçı’yla, tiyatronun sahne arkasında olup bitenleri ve oyunların hazırlanış aşamasını ele alan yazılarımızla, tiyatro sanatçılarıyla-yönetmenleri ile yapacağımız röportajlarla,oyun hakkındaki yorumlarımız ve  bugüne kadar birikmiş anılarımızla sizlerle birlikte olacağız.

 

“Tiyatro iyidir!”, “Tiyatro iyileştirir!” sloganımızla görüşünceye dek, hoşça kalın.

Sevgi ve aşk ile.

İclâl Karaduman

 

Not: “Alan Kadıköy”de sahnelenen “Kayıp Adımlar” oyununu izlemenizi önerirken, yönetmeniyle yapacağımız sohbeti sizlerle paylaşacağımı haber vermek isterim.