Müzedeki Sandalye
Çocuk Edebiyatı

Müzedeki Sandalye

Hale Şenözgen Buruş

Resimli çocuk kitapları, çocuklara pek çok kavramla tanışma ve o kavramları anlama konusunda yardımcı olur. Kitaplarda sadece anlatılan hikâye değil, hikâyenin geçtiği mekânlar da çok önemlidir. Bu mekânlar, çocuklar için özenle seçilmiş ayrıntılarla doludur ve  genellikle çocukların keşfetmesine, anlamlar yüklemesine, çıkarımlarda bulunmasına yönelik olarak, dikkat çekici ve merak uyandırıcı şekilde tasarlanır. Çocuk kitapları atmosferi yaratan mekânları tanıtırken, o mekânlarda nasıl davranılması gerektiği konusunda da yol gösterici olur. Pamela Butchart’ın yazdığı Kaplanı Sakın Gıdıklama kitabında olduğu gibi, hayvanat bahçesinde kurallara uymaz, kaplanı gıdıklarsan zincirleme felaketlere sebebiyet verebilirsin. Michelle Knudsen’in Kütüphanedeki Aslan kitabında da mekâna ait kurallar net bir şekilde bellidir. Kütüphanede sessiz olmalı ve kurallara uymalısınız, aslan olsanız bile. Mekân ve davranışlar konusunda çocuklara tatlı bir mesaj verilmek istense de burada önemli bir nüans vardır. Çocuklara şartlar değiştiğinde, bir kaza anında, yardım çağırmak gerektiğinde mekânın kurallarını esnetebilecekleri ve seslerini yükseltebilecekleri de anlatılır.

 

Müzedeki Sandalye kitabı, yazar Isabella Marinov tarafında kaleme alınmış, illüstratör Olga Shtonda tarafından resimlendirilmiştir. 2024 yılı Klaus Flugge ödülü adayı olan kitap, Domingo Yayınevi tarafından, Esra Özilhan Çifti çevirisiyle dilimize kazandırılmıştır.

 

Hikâyemiz, müzeye gitmek yerine açık havada olmak, denize girmek, yüzmek, sahilde deniz kabukları toplamak isteyen Hayri’nin can sıkıntısıyla başlar. Hayri duvarlardaki tablolara bakar ve onları gerçek anlamda -bir çocuk gözünden- görmeye çalışır. Tablolar bize ne demek istiyor? Ona bakınca ne görmem gerek? Bir esere nasıl bakılır? Tablolardan birinde bir kadın vardır ama gözleri olmaları gereken yerde değildir. Bir diğerinde eriyen saatler vardır. Saat dediğin zamanı gösterir, eriyip kaybolmaz, diye düşünür. Hoşuna giden bir tablo görür, tamamen mavidir ve ona denizi anımsatır. Yaz mevsimini, bulutları, mavi alakargaları ve kelebekleri…

 

Bir sonraki oda boştur ve ortasında sadece bir sandalye ve epeyce karışık bir makine vardır. Duvarlarda farklı dillerde “Bu bir sandalye mi?” yazmaktadır. Bu elbette bir sandalyedir. Başka ne olabilir ki? Arkadaşı Selin, “Sanatta hiçbir şey göründüğü gibi olmuyor. Ben olsam o sandalyeye oturmazdım.”  diyor. Hayri gezmekten yorulmuştur ve gidip sandalyeye oturur. Onun oturmasıyla birlikte, sandalyenin bağlı olduğu düzenek harekete geçer. Çarklar döner, bantlar harekete geçer, balonlar patlar, sesler yükselir, davullar çalar, borazanlar öter, konfetiler patlar. Makineden dumanlarla birlikte rengârenk bulutlar çıkar ve odayı kaplar. Makine parçalarına ayrılır, her şey dökülüp etrafa saçılır.  Hayri ve müzedeki diğer ziyaretçiler dehşete kapılırlar. Zaman âdeta donar. Hayri korkar ve o beğendiği mavi tablonun içinde kaybolup gitmeyi diler. Müze görevlisi gelerek Hayri’yi tebrik eder. “Sonunda biri sandalyeye oturdu.” Aslında tüm bu olan bitenlerin sanatçının bir kurgusu olduğunu söyler. Hayri şaşkınlığını gizleyemez. “Sanatın çok daha ciddi bir şey olduğunu sanıyordum.” der.

 

Gerçekten “Sanat Nedir?”. Asık suratlı ve anlaşılmaz mıdır? Hep ciddi olmak zorunda mıdır? Bize birileri tarafından sunulan ve başka türlü hissetmemize, anlamamıza izin verilmeyen dayatmalar mıdır? Uzaktan bakılan, asla dokunmamamız gereken bir şey midir? Sanat, aynı anda pek çok şey olabilir mi? Eğlenceli ya da ciddi, mutlu ya da hüzünlü, üzerine oturabileceğin ya da karşıdan bakabileceğin eserlerin farklı formları olamaz mı? Sanat eserlerinin altında yazılan küçük notları, açıklamaları kaldırsak onu gerçekten anlamaz mıyız? İşte kitap tüm bu soruları sormamızı ve üzerine düşünmemizi istiyor. Müze görevlisi, bunların hiçbirinin öneminin olmadığını söyler,  “Önemli olan sanatın sana ne hissettirdiğidir”. “Demek sanatın amacı buymuş diye düşünür.” Hayri. Görevli sorar “Peki, bu makine sana ne hissettirdi?”. Hayri’nin yanıtı ve müzedekilerin tepkisi kitabın son sayfasında.

 

Sanatın ne olduğunu algılamaları konusunda çocuklara kılavuz olan kitap, sanatı ulaşılmaz ve anlaşılmaz olandan çıkarıp, somut, anlaşılır ve hissedilebilir bir yere koyuyor. Sanat kavramı üzerine bolca sorgulama yaptırırken, okullarda öğrencilerin “sanat” hakkında kendi fikirlerini anlatmaları için eğlenceli bir zemin hazırlamış oluyor.

 

Kitap Adı: Müzedeki Sandalye

Yazar: Isabelle Marinov

Yayınevi: Domingo Yayınevi

Hamur Tipi: 2. Hamur

Sayfa Sayısı: 32

Ebat: 22,8 x 26,5

İlk Baskı Yılı: 2024

Baskı Sayısı: 1. Basım

Dil: Türkçe