Tiyatro her yerde olmalı!
Kulis Cadıları

Tiyatro her yerde olmalı!

Meriç Bardakçı

Meriç Bardakçı: Politikaya olan ilginizden ve hayata karşı duruşunuzdan bahseder misiniz?

 

Özlem Kalkan: Ben, politik biriyim. Bu, “politik insan” olma durumunun yanında; hayata bakış, olayları değerlendirme gibi eylemlerde ideolojik tutarlılığa sahip olma anlamı da taşımakta.

 

” İnadına Tiyatro” diye bir saçmalık çiziktirenler var mesela. Tiyatro birilerine inat olsun diye yapılmaz!

 

Hak, hukuk, adalet gibi evrensel değerlerin hayatımda önemli yeri var.

 

Bir mücadelenin insanı olduğuma ve dünyaya geliş nedenimin de savaşmak olduğuna inanmışımdır.

 

Dışarıda aktivist, çok bağıran ve hep savunma halinde bir yapım olduğunu söyleyenlerin aksine; özelimde ve içinde çok naif ve sade yaşayan biriyim.

Kişisel ve entelektüel disipline sahibim. Mesleki hayatımda da bu tutum geçerli. Toplumda oluşan algının tam tersi, oyuncunun kişisel yaşamında marjinal, dağınık, ilkesiz ve bohem yaşaması gerektiği gibi algım olmadı hiç.

Bu toplumsal algıyı kendimce “yapı söküme” tabii tuttum; diyebilirim.

Tiyatro yaşamınıza nasıl dâhil oldu?  Bir oyuncu olarak, sahnenin sizdeki yeri nerede?

 

Altı boş klişe sözlerden kaçınmışımdır hep. Zira ” çocuk yaşlardan beri ilgim vardı” ya da sahnelerde ölmek istiyorum” gibi popülist bir tavır sergilemeyeceğim.

Darülbedayi aktörünün torunuyum ben. Bu ne demek? Oyuncu olmak gibi hayallerim hiç olmadı.

Hani, her içine sanat tozu bulaşan (!) genç gibi konservatuar kapılarında sınav heyecanı yaşayan ve ünlü olmak için yanıp tutuşan biri değildim.

Çocukken iyi taklit yapan; ev halkını ve sınıfta arkadaşlarını gülmekten kırıp geçiren komik bir çocuktum.

Sahneye bir çocuk oyununda hasbelkader çıktım. Başarılı oldum mu, evet..! Daha sonra muhalif politik kimliğim daha ön plana çıktı. Hayata başka bir yerden bakıp sorgulamaya ve felsefeyi keşfetmeye karar verdim.

Böylece politik tiyatronun içinde buldum kendimi.

Politik tiyatrodan bahsetmişken, yaşadığımız coğrafyada yerini tam olarak bulabilmiş midir? Hak ettiği yerde mi sizce?

  

Kolay olanı tercih etmem. Brecht ve Epik Tiyatroyu keşfettikten sonra oradan dönüşüm olamayacağına karar verdim.

Bu topraklarda derdinizi tiyatroyla anlatmanın en doğru ve kitlelere ulaşma bazında en iyi yol olduğunu keşfettim.

Politik ve Halk tiyatrosunun, Erkan Yücel gibi temsilcilerinden sonra, onun yolundan giden son kuşak belki de benim.

Bizden evvelki kuşaktan neredeyse hayatta kalan çok az. Gençliğimin önemli bölümünde Türkiye ve Avrupa’da oyunlar sergileme imkânım oldu.

Aylar süren turneler yaptım; otobüsün içinde yatıp, kamyonun arkasına sahne kurarak temsil yaptım / yaptık.

Tiyatro her yerde olmalı!

 

 

Politik Tiyatronun değiştirme ve dönüştürme gücüne inanıyor musunuz?
Evet. Toplumun toz duman olduğu ortamlarda yeşermiş hep, politik /eleştirel tiyatro.

Kaosu yaşamayan toplumlarda çatışma sanatı olmaz. Tanzimat ve İstibdat döneminde Abdülaziz döneminin yergisi ile başlayan bu maceramız, aslında Cumhuriyet ve çok partili dönemin sancıları ile Demokrat Parti’ nin düştüğü ve de 68 kuşağının başkaldırdığı süreçte gelişmeler yaşadı.

12 Eylül işkence ve baskı ortamının konu edildiği o kadar çok tiyatro ve edebi eser yaratılmış olmasına karşın, darbeler dönemi politik tiyatronun kısır dönemidir. Kanayan yarasıdır!

 

Türkiye’de kadın oyuncu olmak, sahnede yer almak sizin için nasıl bir anlam taşımakta? Size göre, cinsiyetçi bir bakış açısı var mı?

Kadın olarak sahnede olmak hala bizim coğrafyamızda bir medeniyet ölçüsü ve var olma savaşı..!

Bu bakış açısından dolayı mutlu mu yoksa mutsuz mu olmalıyım bilmiyorum.
Anadolu’ nun her coğrafyasını dolaştım.

Oyun organizasyonu için temsilden evvel gidip anlaşma yaptığım yerlerde, bir kadının oyuncu olmasına farklı anlamlar yükleyenler de gördüm. Bu açıdan bakıldığında da zorlukları var tabii.

 

Genç kuşaklara tavsiyeleriniz neler?

Bunu çok garipseyebilirsiniz belki, ama ben tiyatro metni okuyup oyun seyretmekten çok, yedinci sanata meftun biriyim.

Sinema; plastik sanatlar da dahil olmak üzere, dansın, devinimin, bilim ve sanatın bileşimidir.

Mesela, inanması güç gelebilir size; yılda 50 civarı kitap okuyorsam, seyrettiğim film sayısı 80 civarı. Tarkovski, Michael Haneke, Ken Loach, Abbas Kiyarüstemi, Lanthimos, Lucas ya da Agnes Varda sinemasını bilmeden oyunculuktan da söz edemeyiz.

Yaklaşık 12 yıldır seyrettiğim filmleri hobi olarak yazmaya başladım. Bu benim sosyoloji ve felsefe eğitimime de katkıda bulunan bir alışkanlık haline gelmeye başladı. Hatta özel bir sitenin, film eleştirilerimi beğenip ” Para karşılığı yazar mısınız?” teklifi geldiğinde çok şaşırmıştım.

3 yıl kadar -çok iyi bilinen-bir internet gazetesinde yazdım.

Bu bağlamda, oyunculuk bir torna tezgâhı değildir!

Hani kütüğü şekil vererek ve cilalayarak çıkarırsın ya. Yok öyle bir şey.! Yeteneğin ve oyuncu kumaşın varsa okul ya da alaydan eğitimle oyuncu adayı olursun ve sahne üzerinde oynayarak, deneyim kazanarak oyuncu olabilirsin.

Ben alaylı bir oyuncuyum. Usta çırak ilişkisini iyi bilen ve ciddi bir tiyatro disiplini olan biriyim. Bu sorunun cevabı değil belki, ama belirtmek istiyorum.

Oyuncu olmak için bazı bileşenlerin bir araya gelmesi gerekiyor; yetenek, ciddiyet, disiplin, medeni cesaret ve keskin bir zekâ ile iyi bir gözlem gücü gibi.

 

Bu sacayaklarından biri olmazsa yarımsınız demektir. Ve sürekli okuyup araştırmak gerekiyor.

 

Oyuncu aynı zamanda yaşadığı toplumu iyi koklayan bir sosyologtur.!

 

Dolayısıyla; bazı genç oyuncularda görüp inanmakta zorlandığım şeyler var.

Mesela oyunun başlamasına az bir süre kala seyircinin tıka basa doldurduğu fuayeye sigara içmeye çıkmak gibi.

 

Seyircinin algısını, hayallerini ve oyunun illüzyonunu bozmaya kimsenin hakkı yoktur…!

 

Yeni sezon için planlarınız neler?

 

Ben, piyasadaki oyuncular gibi bir diziden teklif almayı bekleyen, ajans kapılarını arşınlayarak; yönetmen- yapımcı kollayan ve de reddedilmiş onlarca ”Audition” koleksiyonu (!) olan bir oyuncu değilim.

Elbette ki, herkesin yaptığı işten maddi ve manevi beklentileri vardır.

Sadece içime sinen projelerde verilen görevi yapmak ve ayakta kalmak gibi basit ve sade isteklerim var. Bu bağlamda; yeni bir sezon önüme ne getirir bilmiyorum.