“Bu adamı ısırırsam suçlu sanacaklar” diye düşündü Atak.
Oysa eprimiş, uzun paltosu, ucundan açılmış ayakkabısı, elinde tuttuğu, içinde limon, roka ve maydanoz olan şeffaf küçük poşetle hiç de “suçlu” ya benzemiyordu.
Arkasından koşturarak yaklaşan postal seslerini duyunca böğrüne yiyeceği olası sert bir tekmeyi hesapladı bir an. Gece aç bırakılmayı da. Sertçe hırladı adama doğru. Gri, uzun, temiz tüyleri daha da parladı. Gözleri masmaviydi. Korkunç denecek kadar maviydi gözleri. Sertçe dikti gözlerini adama. Sivri kulaklarını, kuyruğunu dikeltti. Güçlü, uzun çenesini tehditkâr, açtı, dişlerini gösterdi. Adam korkmadı. Çekilmedi. Ürpermedi bile. Başparmağını sallayarak Atak’ın gözlerinin içine baktı, “şerefin varsa saldırmazsın” dedi. İndirdi parmağını. Atak duraladı. Kuyruğunu, kulaklarını indirdi. Gözlerini kaçırdı. Adamın elindeki poşeti koklar gibi yaptı. Limonun, rokanın, maydanozun kokusunu aldı. Masaya konulmak üzere olan kızarmış balıkların, buzdolabındaki açılmamış otuz beşliğin kokusunu aldı. Damın cebindeki çikolataların, şekerlemelerin, sakızların da kokusunu aldı. Aksırır gibi bir ses çıkardı. Kuyruğunu nereye koyacağını bilemedi.
Adımlar yakınlaştı. İçlerinden biri tekrar bağırdı, “Atak tut”. Şöyle bir hareketlenir gibi yapıp durdu yerinde. Hırlamadı. Dilini çıkarıp ağzının kenarlarını yaladı. “Tutmayacağım, saldırmayacağım, ısırmayacağım” dedi Atak. Tekmeye, aç kalmaya razı duydu kendini. Gelip durdular, adamın etrafını aldılar. İçlerinden biri Atak’ın kafasına bir tokat indirdi. Bunu beklemiyordu. Bunu hiç beklemiyordu. Tepesinden ateş çıktı. Tüyleri karardı birden. “Ne vuruyorsun lan” dedi. Küsüp kenara çekildi. Sorgu sual etiler adamı. “İşten çıkmış evine gidiyormuş işte, ne istiyorsunuz” dedi Atak. Biri bir tekme savurdu, ani bir hareketle sıçrayıp kurtuldu tekmeden. Küfürlerini, tehditlerini duymazlıktan geldi. İçi rahattı. Sevinçliydi bile. Döndü baktı. Gerisin geri dönüyorlardı. Birkaç adım kaçtı. Yine baktı. Adam bir eli cebinde, diğer elinde poşet gülümsüyordu. Birkaç adım attı, durdu adam. Çıkarıp bir sigara yaktı. Bir an göz göze geldiler. Adam sigarasını tuttuğu parmaklarını kaldırdı, selam verdi. Atak döndü, sevinçle salladı kuyruğunu havlayarak koştu karanlığa dalıp kayboldu.