Belki de Tanrıya En Yakın Olduğunuz Yerdir Şiir
Söyleşi

Belki de Tanrıya En Yakın Olduğunuz Yerdir Şiir

Bayram Sarı

Şiiri; “Acılarınız, yalvarışlarınız bir kalem ucunda sözcüklerle son bulur. Ve bir lütuf sunulmuştur sana kendin ile yüzleşmek, günahlarının affı için yakarışta bulunmak ve hatta kırgınlıklarını isyanlarını haykıra bileceğin bir lütuf…” olarak tanımlayan 2024 Eskişehir Kültür Sanat Derneği şiir ödülünü alan Rabia Burhan Ayan ile şiir üzerine söyleştik.

 

Bayram Sarı: Eskişehir Kültür Sanat Derneği’nin şiir ödülünün sahibi oldunuz, ödüle giden yolu öğrenebilir miyiz?

 

Rabia Burhan: Yarışmalara karşı olumsuz bir tutum var. Bu yüzden biraz uzak durmaya çalıştım. Hâlbuki okul yıllarımda, yazdığım şiir ve kompozisyon yarışmalarını takip edip, çok güzel sonuçlar almam benim kalemimi daha da cesaretlendirdi. Eskişehir Kültür ve Sanat Derneği’nin “Aşk” konulu şiir yarışması bir anda beni geçmiş yıllardaki heyecanıma götürdü. Yazmış olduğum şiirimi gönderdim. Ödüle layık görülmem beni elbette çok mutlu etti. Şiirime taç takıldı diyebilirim.

 

Annemin Elleri ve Altıncı Mevsim şiir kitaplarınızın yanına da bir de Bir Gecelik Gelin Çiçeği romanını yazdınız; kendinizi ifade etme bağlamında hangi tür size daha yakın durmakta? Neden şiir, neden roman veya öykü?

 

Öykü yazmak için çıktığım yolda romanla buluşacağımı düşünmemiştim. Fakat inanılmaz keyifli bir serüvenin içinden geçtim. Şiirden sonra, zor ve meşakkatli olduğunu bilmiyordum. Çıkış noktam; yaşamdan ve yaşanmışlıktan olunca, satırlarımın akışı da alıp götürdü beni. Okuyucuya teslim edildi. Şiirden sonra düz yazıya geçişin şiirden sıyrılmam gereken yerlerdeki mücadelemi de söylemeden geçemeyeceğim.

 

Belki de tanrıya en yakın olduğunuz yerdir şiir yazma anı. Acılarınız, yalvarışlarınız bir    kalem ucunda sözcüklerle son bulur. Ve bir lütuf sunulmuştur sana kendin ile yüzleşmek, günahlarının affı için yakarışta bulunmak ve hatta kırgınlıklarını isyanlarını haykıra bileceğin bir lütuf… Sonra üzerinize binen bir sorumluluk başlar. ’’Yazmam gerekir’’ diye söylenir durursun. Kalbin attıkça hiçbir sözcük yoksul kalmaz.

 

Şiir yazmak için nasıl bir ruh hali ve neden gerekiyor?

 

“Şiir yazma nedenlerinin eksikliği hiçbir zaman duyulmayacak” evet buraya kadar katılıyorum. Aforizmalarınız hayallerinizle sınırlıdır. Kurgularınız bazen bambaşka henüz yaşanmamış bir yer bir şeye sürükleye bilir sizi. Yaşamın içinde oldukça soyut somut olan her şey şairin ilhamı olacaktır. Mesela ben; Hayal dünyamı zorlayan şiirleri romanları okumaktan zevk alıyorum.

 

Şiirin, içinde bulunduğumuz dönemin sorunlarından kaçmak yerine, onlarla hesaplaşması gerektiğine inanıyor musunuz?

 

Kesinlikle savaşmanın kılıç sallamanın başka bir yolu şiir yazmak. Hem kendi hesaplaşmanı hem de haksızlığa karşı çıkmak için duyurmak istediğin çığlığı kaleme dökmek.

 

Güncel olanı, şiir açısından ele almanın güçlükleri sizce nelerdir?

 

Kalemini terbiye etmek zorunda kalıp sıkıştığım anlar olmuyor değil şiir yazarken. Dolaylı cümleleri yerleştirmek zorunda kalıyorsunuz mısralar arasına. Arı kovanına çomak sokmak için kullanacağım cümlelerde arıya önce çiçeği göstermek gibi bir yol çiziyorsunuz.

 

Şiir, okuruna, nerede bulunduğunu veya bulunması gerektiğini, durumunun nasıl olduğunu ve nasıl olması gerektiğini duyumsatmalı mı?

Bu kaygıya hiç kapılmadım. Ama bir şiir okurken ya da bir romanın satırlarından geçerken istemsiz kendinizi orada bulursunuz. Ama asla öğretici bir tavır olmamalı hatta bu hissettirilmemeli. Henüz o ustalıkta mıyım, değil miyim, bunu bilmiyorum.

 

Edimleri, anlaşılmazlığın dili düzeyine çıkartıp, kendini, hiç kimsenin inandırılmamasını hak eden şiirler modern olarak algılandı uzun zaman; sizce “modern şiir” tanımı nedir? Hangi şiir okuru için varsınız ve şair, şiirlerinde okurunu herhangi bir olguya inandırmak zorunda mıdır?

 

İkinci yeniler döneminden bahsediyorsak eğer hece ölçüsüne alışmış ve sadece şiiri böyle tanımlamış bir kalıbı yıkmak tabii ki çok zor olmuştur. Fakat şu an yaşadığımız dönemden bahsediyorsak hadim olmayarak bir kirlenme yaşadığımızı düşünüyorum. Bunda bilişim çağında olmamızın tabii ki etkileri var. Bir olguyu modern kılmak onu daha karmaşık daha anlaşılmaz bir duruma getirmek olmamalıdır. Ya da sosyal medyada paylaştığın özlü sözleri şiir diye tanımlamakta şiiri incittiğini düşünüyorum.

 

 Şiirle bir metaforun içine giriyorsunuz. Sadece yazdıklarım beni anlatır, bu benim matematiğim çözmek isteyen çözer ukalalığında şiirlere rast geldiğim zaman ben de üzülüyorum. Normal okuyucuyu soğutup uzaklaştırıyor bu durum hatta kendini yetersiz algılattırıyor.  Şiir tekniğin, günlük yaşamdaki koşuşturmanın koşullandırdığı ve tüketime odaklı bir okur çevresi tarafından gerçekten anlaşılabilme ve alımlanabilme olanaklarına hâlâ sahip midir? Bu ortamda şiirin yetersiz kaldığı, insanların bu koşuşturmasının, tüketmesinin altında ezilip gittiği, insanın şiire de kulak verecek zamanının kalmadığı, dahası bu ortamın şairleri veya geleceğin şairlerini bir anlatıma/imgeleme varabilme konusunda engellediği düşünülebilir mi?

 

Böyle bakmadım, bana göre duygu oldukça şiir hep olacak. Maalesef tüketicilik acımasızca büyüyor. Bu korku her mecra için geçerlidir. Böyle bir umutsuzluğun cenderesine girersem kalemim de susmuş olur. O yüzden şiir hep var olacak ümidindeyim. Yazdığım şiirlere gelen tepkiler özellikle yeni nesil gençlerden gelen övgüler beni geleceğe dair kaygılandırmıyor.