DİŞ NE DEMEK SUS NE DEMEK

Bir onların mı bildiği var
biz de temmuz ağustos sarı
biz de
uzun ve serin severiz akşamları
ama sen şimdi nolur elinin tersini sür yüzüne
kirpiğini yum çeneni gösterme herkese

Kimsenin göremediğini soyun
kendinde bulduğunu sana geri vericez
büyük harfleri artık gezdirebileceksin ağzında
eğilip fısıldadığımızda kulağına
seni biz omuzlarından öpücez

Genişlesin köprücük kemiğin, sırtın ve bileğin
sana söylenenlerden haberdarız
ağzından düşen çiçek solmadı onu biz yanımıza aldık
geri dönüşlerini ezbere bildiğin yolları
ağlarken sesinde yankılanan arpları
adını anıp yanımıza aldık
seni kimsenin görmediğini düşündüğün anda perdeleri kıpırdatan biziz
eşiklerden saçına değen rüzgâr biz
aralıklardan süzülüp sana takvimleri anımsatan ışık
bizim senin gözünü sevmemiz

Çemberleri düzlemeye kalkan eller düzlüklere yenilecekler
diş ne demek sus ne demek
gök ve kuşağını bilecekler
yetecek onlara herkesten sakladıklarını bildiklerimiz
ama sen şimdi nolur elinin tersini sür yüzüne
ve avcunu öp
çeneni gösterme herkese