Foça Sanat Köyü-Zeynep Tandoğan ile Söyleşi
Söyleşi

Foça Sanat Köyü-Zeynep Tandoğan ile Söyleşi

Emin Vural

“Derken bahar geldi”

Açık olan pencereden rüzgarla içeri girdi. Üstü başı güneşin lekeleriyle kirli, nefesine zeytin kokuları karışmış, gelirken herhalde Foça’da bir denize uğramış olacak ki yeşil saçlarındaki sular masama damlıyor. Dut diyor başka bir şey demiyor.

Bahar, deniz, dut, zeytin, Foça, yeşil…

Birleştiriyorum hepsini: Foça Sanat Köyü

Evet diyor. Dutun yaprakları göverdi. Dünyanın en huzurlu gölgesini sizin için altına seriverdi. Hayali bir çember çizildi, Zeynep ortada, köyün kedileriyle, köpekleriyle, ateş böcekleriyle seni bekliyor. Derin ve uzun dostluklara davet ediyor.

Canım Zeyno, yine kim bilir hangi duyguları yüreğine yükledi de aklından neler geçiriyor; sanata, dostluğa, aydınlığa çıkan tüm yolları Foça’ya bağlamak için.

 

Foça’nın rüzgârı şimdi başımda bekliyor. Anılarımı çimdikliyor. Yeşilliğin, koca koca şehirlerde zamanın deresinde akıp giderken görmeyi unuttuğumuz yeşilliğin içinden anılarım çıkıyor. Dünyanın dertlerini, acılarını, hüzünlerini kapısından girince unutuvereceğiniz o köy gelip masama kuruluyor. Şarkılarla, türkülerle, öykülerle, şiirlerle sanki dünyanın en mutlu yeri Dutun gölgesiymiş gibi gelen ilkyaz günleri…Kalbini, hayatını insanca yaşama adamış bir sürü yeni tanış…Köyden ayrıldığınızda aklınızdan, yüreğinizden ayıramayacağınız geçmiş zaman külleri.

 

İşte bir bahar rüzgarıyla savrulup gelen o küller masamda sözcüklere dönüşüyor.

Gelmiyor musun?

Nereye?

Foça Sanat Köyü’ne.

Her şey hazır mı ki?

Bilmem.

Bence Zeyno biliyordur. Ne dersin ona soralım mı? Hem anılar her zaman yaşananlar kadar tam olamaz. Zaman geçer üzerinden ve her geçişte bir şeyleri yerinden koparır.

 

Emin Vural: Foça Kültür Sanat veya Foça Sanat Köyü’nün ortaya çıkışını merak ediyorum. Nasıl ortaya çıktı? Böyle bir şey hayalken güzel gelebilir ama gerçek hayatta insanı zorlayabilir. Süreçte destekçilerin kimlerdi? Birinci yılını tamamlarken sende oluşan hisler nelerdir? Yola çıkmış olmaktan memnun musun?

 

Zeynep Tandoğan: Fikir hep vardı. Bir zamanlar Leman Kültür’le benzer bir oluşumu başlatmıştık. Boğaziçi öğrencileriyle de Sanat Köyü kurma girişiminde bulunmuştuk, olmadı. “Gençlik başımda duman” mevzuları… Deprem sonrası Foça’ya taşındığımızda oğlum Haluk, kurumsal şirketlerde, aslında şirketlerde çalışmak, tüm zamanımı işe vermek, böyle yaşamak istemiyorum” dediğinde, “Aferin, erken ayıldın” dedim.  “Başka türlüsü mümkün” diyerek, beraber bir şey yapma fikrine yöneldik ve Foça Sanat doğdu.

Destekçilerim arkadaşlarım elbette. Burada adını anamadığım tüm arkadaşlarım. Ama hep yanımda olan, Yasemin ve Süreyya’ya, Melisa’ya şükran borçluyum her zaman. Zorba Kitabevi’nin, Sevda ve Özgür’ün desteği her daim yanımda oldu.

 

Davetli yazarların “Foça Sanat” oluşumunu destekleyerek yer almalarına minnettarım.

 

Yola çıkmaktan memnunum… Yola çıkmak her zaman mutlu eder beni. “Durmaktan iyidir yürümek.”

 

Geçtiğimiz yıl yaptığın etkinliklerden bahseder misin?

 

İlk atölyemize 2023 Temmuz ayında yazar Fuat Sevimay’la “Edebiyat Kampı” düzenleyerek başladık. Fuat Sevimay’a şükran borçluyum. Foça Sanat’a verdiği destekle yola çıkmış olduk. İkinci kampımız Ethem Baran’la “Öykü Atölyesi” oldu. Ethem Baran’la çok güzel bir kamp süreci gerçekleştirdik. Eylül ayında “Platon’dan Günümüze Aşk Sempozyumu” Kampını, edebiyat ve felsefe disiplinlerini bir araya getirdiğimiz değerli yazar ve felsefecilerle gerçekleştirdik. Katılımcı ve davetlilerin paylaşımları ve katkıları etkileyici ve düşündürücüydü. “Fotoğraf ve Sinema Kampı”nı Artlens Fotoğraf Kulübü’yle gerçekleştirdik. Uygulama gezileri, film gösterimi ve Dokuz Eylül Üniversitesi hocalarıyla teorik dersler eşliğinde gerçekleşen kamp çok eğlenceli ve öğreticiydi. “Dünya Öykü Günü Foça Buluşması”nı şubat ayında Foça Belediyesi işbirliğinde gerçekleştirip bir gelenek halinde sürdürme projesini de başlatmış olduk. Davetli yazarlarımıza tekrardan teşekkür ederim Foça’da böyle bir oluşuma destek verdikleri, davetimi kabul ettikleri ve varlıkları için…

Sadece edebiyat alanında değil farklı kültür-sanat alanlarında da kamplar, paneller, şölenler, sempozyumlar düzenliyorsun. Bu yüzden de çok farklı alanlarda kendini geliştirmiş ya da geliştirmek isteyen insanları ortak bir çembere alıyorsun. Bu çeşitlilikten memnun musun? İlerleyen zamanlarda da farklı alanlarda devam etmeyi düşünüyor musun yoksa kapsamı daraltacak mısın?

 

Bir aradalık fikrinin mümkünlüğü heyecan verici. Elbette neyin bir aradalığı da önem taşıyor. Belki de en çok bunu önemsiyorum. Düşünmenin, sorgulamanın git gide değersizleştirildiği günümüzde, sanatın ne olduğu üzerine de düşünmemiz, inatla hayata sızmamız gerekliliğini düşündüğümden olsa gerek, sanat-hayat birlikteliğini hayata geçirme isteği benimki.

 

Çeşitlilik, deneysel olana kapı açtığından, daraltmayı düşünmem, bilakis daha da farklı alanlar, disiplinler, deneyimler olsun diye düşünüyoruz…

 

Her şey hazır mı? Baharın coşkusu dallara vurdu. Güneş yeryüzüne daha bir ılımlı yaklaşmaya başladı. Foça Sanat Köyü hazırlıklara başlamıştır diye düşünüyorum? Ki biz, yani bazı edebiyatseverler bu haberi bekliyoruz. Kesinleşen bir şeyler var mı? Ya da yapmak istediklerin neler?

 

Baharın gelişiyle hazırlıklarımız başladı. Bu yaz şimdilik üç kamp planladık.

“Irmak Zileli ve Murat Özyaşar’la Yaz-ı Kampı”,

“Fuat Sevimay ve Mehmet Fırat Pürselim”le “Aykırı Edebiyat-Edebiyat Mahkemesi”.

Üçüncü Kampımız Eylül’de, Başar Başarır, Deniz Yüce Başarır, Asuman Susam’la olacak.

 

Foça Sanat Köyü’nü böyle mi devam ettirmek istiyorsun yoksa farklı planlar ya da arayışlar içinde misin? Yani amacına ulaştığına düşünüyor musun? Yoksa yolda yeniyim, bir sürü hayallerim mi var diyorsun? Varsa hayallerini, isteklerini bizimle paylaşırsan sevinirim. Seninle aynı yolda yürümek isteyen birileri vardır belki, bizim aracılığımızla sana ulaşır. Kısacası Foça Sanat Köyü’nün geleceği hakkında neler düşünüyorsun?

 

Ne yapmak istemediğimi daha çok biliyorum galiba. “Okul” olmasın, asık yüzlü akademik anlayıştan uzak olsun.  Kamplarımızda sabah-akşam oturumları yapıyoruz. Günün geri kalanında Foça gezisi, deniz-yüzme, köy gezileri, tekneyle Siren Kayalıkları turu düzenliyoruz. Ege coğrafyasının tanıtımı ve yaşamsal özelliklerinin de deneyimlenmesi kampların amaçlarından.  Edebiyat, felsefe ve sanatın tüm diğer alanları yaşama dâhil.  Yüzümüzü buraya döndüğümüzde, yaşamdan soyutlanmamız gerekmediğinin de iddiasındayız. İlgi alanlarımızla uğraş içindeyken mutlu olmak, gülümsemek, dinlenmek es geçilmesin. Başka türlü tatil olsun diye diye…

 

Edebiyat önceliğim, biliyorsun. Edebiyatla diğer sanat disiplinlerini bir arada deneyimlemek, deneyimletmek elbette üzerine düşündüğümüz çalışmalar.

 

Ve son olarak sana şunu soracağım. Yaptığın etkinlikler içinde birini seçebilecek olsan hangisini seçersin? Etkinlikler içinde unutamadığın, anılarında yer edinen bir ân var mı?

 

An değil de “Platon’dan Günümüze Aşk Sempozyumu” benim için unutulmaz anlar bütünü. “Aşk” benim hayatımın odak meselesi aynı zamanda. “Aşksızsan öl!” diyecek kadar olmazsa olmaz iddiasında ve hissiyatındayım. Aşk üzerine felsefî ve edebî bakışı da çok heyecan verici buluyorum… ama Raymond Carver’ın şu sorusunu da es geçmeden: “Aşk konuştuğumuzda ne konuşuruz?…”