Gündedün (4)
Yazılar

Gündedün (4)

Onurcan Irmak

02.09.2024

Bu sene taşımalı eğitim yok. Zorlu şartlarda eğitim hayatlarına devam etmeye çalışan, geleceği için düş kuran onlarca çocuk kaybolacak karanlıkta.

 

04.09.2024

“Eski Yunanlılar istenci (irade) akılla sınırlandırırken, biz onu aklın eline verdik,” diyor Albert Camus denemelerinin birinde ve devam ediyor, “Dostoyevski’nin kendilerini öven, yıldızlara yükselen ve ilk rastladıkları genelevde çamura batan soytarıları gibi, bizde eksik olan insanlık onuru yalnızca. Bu ise sınırlarını bilmek, yazgısını bile bile sevmektir.”

 

Yaşamla sınanırken insanın kendisine ölçüt koyacağı bir değer yargısı olması gerekiyor, diyor. Ahlaki değeri sallantılı veya değer namına bir şeyden habersiz olan insanlar, yozlaşmaya sebep oluyor.

 

948’de yazmış Camus bunları.

 

05.09.2024

“…bugün hiçbir şey yapmadım, deriz – Bir şey yapmadım ne demek? Yaşadınız ya!” Montaigne’in “Yaşamak ve Çalışmak” adlı denemesinde geçiyor.

 

06.09.2024

İstanbul’da ne zaman bir zeytin ağacıyla rastlaşsam dururum önünde, hal hatır sorarım. Çocukluğumun geçtiği yerdeki ağaçlara ne kadar benzer diye gözümü teleskop edip çatlamış kabuklarını, yaprağının yeşilini incelerim.

 

Ne var ki, bugün metrobüs durağında saksının içinde gördüğüm zeytin ağacı beni hiç sevindirmedi. Onu sıla hasreti çeken biri gibi gördüm. Zeytini saksının içine koymanın ne lüzumu vardı diye kendi kendime söylendim. Ağacın köklerini ya toprakla buluşturun ya da hiç böyle salon çiçeği muamelesi yapmayın.

 

08.09.2024

Yeni yollar güzeldir. İki senedir kendimi metrobüsten metroya aktararak işe gidiyordum. Bu sabah, ne çıkar ki otobüsten, otobüse kendimi aktararak işe gideyim, dedim. Sonuç on beş dakika geç kaldım. Yine de değişiklik oldu.

 

10.09.2024

“Geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. Geçmiş, zihnin hâkimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin içinde gizlidir. Bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır.”

 

Büyük romancı Proust’tun kitabında geçtiği gibi geçmişinizdeki bir anıyı; bir yiyecekle, bir kokuyla veya bir görüntüyle hiç beklemediğimiz bir anda tekrar hatırlayabiliriz.

 

İşin tuhaf yanı gerçekten tadı kötü, kokusu kötü veya hiçbir estetiğe uymayan bir görüntünün bile getirdiği anının hiç bozulmadan zihnimize güzelliğiyle yansıyabilmesi…

 

Misal, yazları ve güz başlangıçlarında sineklerin ömürlerini sonlandırmaya teşebbüs eden kasalı araçlardan gelen ilaçlı koku. Öksürtücü ve ciğer parçalayıcı olmasına rağmen yaz tatillerinde geç saatlere kadar sokaklarda oynanan oyunları anımsatması.

 

11.09.2024

Şehrin yazarları (İlk aklıma gelenler)

 

İzmir

  • Tarık Dursun K.
  • Ahmet Büke

İstanbul

  • Sait Faik
  • Adnan Özyalçıner
  • Orhan Kemal
  • Hüseyin Rahmi
  • Mahmut Yesari
  • Ahmet Mithat Efendi

Ankara

  • Sevgi Soysal
  • Barış Bıçakçı

 Adana

  • Orhan Kemal
  • Yaşar Kemal
  • Cabir Özyıldız

 

12.09.2024

“Bizim sokaklarımız kişiliksizdir.

 

Tarihi yoktur.”

 

Salah Birsel 1973’ün 18 Şubatında günlüğüne yazmış bu ifadeleri. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yaşadığı yerin Gratis olduğu yahut Orhan Kemal’in yaşadığı evin hala müzeye çevrilmediği bir memlekette yaşıyorsak; sokaklarda, binalarda kişiliksizleşiyor.

 

13.09.2024

Gece dörde kadar sohbet edip uykuya karşı savaş açtık Kevser’le. Yaş almaya direnmenin bir yolu da geç saatlere kadar oturmaktır.

 

14.09.2024 

Küçürek öykü denemesi…

 

Mayıs Çiçekleri adlı oyunun güldürü olduğunu öğrenince bir bilet alıp tiyatroya gittim. Oyunun başından sonuna kadar ne kahkaha attım ne güldüm ne de içimde bir kıpırdanma oluştu. Fakat görünen oydu ki, diğer izleyiciler benimle aynı görüşte değildi. Hepsi gözlerinden yaş gelene kadar kahkahalarını salona boca ediyordu. Sinirlerim bozulmuştu.

 

Dikkatimi çeken diğer şey, oyun başlamadan önce seyircilerin koltuklarına oturur oturmaz, ceplerinden çıkardıkları küçük bir kutudan pipetle ciğerlerine çektikleri bir havaydı ya da hava sandığım bilmediğim bir madde.

 

İşin aslını tiyatrodan çıktığımda anlamıştım. Çöp kutusunun yanına sigara içmek için yanaştığımda, ağzına kadar kutularla kaplanmıştı. Ne ola ki diye üzerine eğildiğimde, kutuların üzerinde, GÜLÜŞLERİNİZİ UZUN SÜRE SAKLAYABİLİRSİNİZ, İSTEDİĞİNİZ ZAMAN İÇİNİZE ÇEKİN VE KAHKAHANIZ YANKILANSIN,” yazıyordu.

 

15.09.2024

Metin’le Beşiktaş’ta buluştuk. Kahvaltı yaptık. Ardına sahil kenarına gidip sohbet edip çay, kahve içtik. İnsanın aklından geçenleri, çekinceye düşmeden ortaya dökebileceği arkadaşının olması ne iyi…