Kralın Yüzüğü
Theodore Tilton
Çeviren: Turgay Demirel
The King’s Ring
by Theodore Tilton
Kralın Yüzüğü
Theodore Tilton
Çeviren: Turgay Demirel
The King’s Ring
by Theodore Tilton
I.
Evvel zaman içinde, Acem mülkünde
Hüküm süren bir Kral, mühür yüzüğüne
Bir mesel yazdırmışmış, bilgelik dolu
Ne zaman kaldırıp baksa Kral kolunu
Akıl verirmiş yüzük tek bir bakışta,
Her duruma uyarmış: iyi ve kötü
Şu kutsal sözler varmış yüzük üstünde:
“Geçip gitmiş olacak, bir gün bu bile!”
I.
Once in Persia reigned a King,
Who upon his signet ring
Graved a maxim true and wise,
Which, if held before his eyes,
Gave him counsel, at a glance,
Fit for every change or chance:
Solemn words, and these are they:
“‘Even this shall pass away!'”
II.
Deve dolu kervanlar, geçip çölleri
Getirmiş Semerkant’ın cevherlerini
Kalyonlarca filolar denizler aşıp
İnciler taşımışlar daha kıymetli
Ancak Kral fazla bir değer vermemiş
Madenlerle denizlerin servetlerine
“Zenginlik de nedir ki?” diye söylenmiş
“Geçip gitmiş olacak, bir gün bu bile!”
II.
Trains of camels through the sand
Brought him gems from Samarcand;
Fleets of galleys through the seas
Brought him pearls to rival these.
But he counted little gain
Treasures of the mine or main.
“What is wealth?” the King would say;
“‘Even this shall pass away.'”
III.
Sarayının coşkulu şenliklerinde
Zirvesinde neşeli eğlencelerin
Bütün konuklarının avuç içleri
Kızarmışken kendisini alkışlamaktan
Şaraplar ve incirler arasından, O
Seslenmiş ve demiş ki: “Canım dostlarım”
“Sevinç gelir bize ama kalmaz bizimle”
“Geçip gitmiş olacak, bir gün bu bile!”
III.
In the revels of his court,
At the zenith of the sport,
When the palms of all his guests
Burned with clapping at his jests,
He, amid his figs and wine,
Cried, “O loving friends of mine!
Pleasure comes, but not to stay:
‘Even this shall pass away.'”
IV.
En güzel kadınını krallığının
Gelin yapmış kendine, takmış tacını
Başları yastıktayken, gerdek gecesi,
Sessizce fısıldamış Kral kendine:
“Dokunmamış da olsa hiçbir erkeğin”
“Göğsüne, bunlardan güzel memeler”
“Mahkûm toprak olmaya, fani bedenler”
“Geçip gitmiş olacak, bir gün bu bile!”
IV.
Lady fairest ever seen
Was the bride he crowned his queen.
Pillowed on the marriage-bed,
Whispering to his soul, he said,
“Though a bridegroom never pressed
Dearer bosom to his breast,
Mortal flesh must come to clay:
‘Even this shall pass away.'”
V.
Dövüşürken zorlu bir harp meydanında
Bir gün bir mızrak delip geçmiş zırhını
Askerleri taşımışlar, velvelelerle
Çadırına Kralı, kanlar içinde
Böğrü acı içinde, inildeyerek,
Haykırmış: “Dayanmak çok zormuş eleme”
“Ancak günler geçtikçe, sabır ederek,
“Geçip gitmiş olacak, bir gün bu bile!”
V.
Fighting on a furious field,
Once a javelin pierced his shield.
Soldiers with a loud lament
Bore him bleeding to his tent.
Groaning from his tortured side,
“Pain is hard to bear,” he cried,
“But with patience day by day,
‘Even this shall pass away.'”
VI.
Kale gibi yükselmiş kent meydanında
Yerden yirmi bir arşın kadar yukarda,
Ve dikilmiş Kralın taştan heykeli.
Gizleyip kimliğini tanınmaz halde,
Gidip taşa yontulmuş ismine bakmış,
Ve sormuş kendisine: “Ün denen şey ne?”
Ağır ağır yok olup gitmektir sadece:
“Geçip gitmiş olacak, bir gün bu bile!”
VI.
Towering in the public square
Twenty cubits in the air,
Rose his statue carved in stone.
Then the King, disguised, unknown,
Gazing at his sculptured name,
Asked himself,”And what is fame?
Fame is but a slow decay:
‘Even this shall pass away.'”
VII.
Yaşlanmış, inme yemiş, yorgun bir halde
Ölümün kapısında beklemekteyken
Sormuş Kral kendine son nefesinde:
“Yaşam bitiyor ancak ölüm nedir ki?”
Tam o anda Krala yanıt verirmiş gibi
Güneşin ışıkları vurmuş yüzüğe
Aydınlatmış yazıyı kutsal bir hale–
“GEÇİP GİTMİŞ OLACAK, BİR GÜN BU BİLE!”
VII.
Struck with palsy, sere and old,
Waiting at the Gates of Gold,
Spake he with his dying breath,
“Life is done, but what is Death?”
Then, in answer to the King,
Fell a sunbeam on his ring,
Showing by a heavenly ray —
“Even this shall pass away.”