İoanna Kuçuradi, aynı zamanda doktora tezi olan İnsan ve Değerleri adlı çalışmasında şu kavramsal ayırımları yapar. “’İnsanın değeri’ başka, ‘insanın değerleri’ başkadır. ‘Kişinin değeri’ başka, ‘kişi(nin) değerleri’ başkadır.”(s.40)Aşağıdaki yazıda hocanın bu saptamasından hareketle insan hakları bağlamında ‘insanın değeri’ ile ‘kişinin değerleri’ kavramlarını nasıl açımladığını sunmaya çalışacağım.
İnsanın değeri, yalnızca biyolojik varlık olmasından öte, insanın evrendeki özel yeriyle ve diğer varlıklarla olan ilişkisiyle şekillenir. İnsan, bu gezegenin en karmaşık ve bilinçli canlısı olarak, diğer tüm varlıklardan ayırt edici özelliklere sahiptir. Ancak insanın bu özel durumu, yalnızca kendi türüyle değil, aynı zamanda tüm varlıklarla olan ilişkisinde de anlam kazanır. İnsan, diğer tüm varlıklardan yalnızca zihinsel ve ruhsal kapasiteleriyle değil, aynı zamanda etik ve moral sorumluluklarıyla da farklıdır. İşte bu noktada, insanın değerini savunmak ve korumak için ortaya çıkan kavramlardan biri de insan haklarıdır.
İnsan hakları, insanların sahip olduğu doğuştan gelen, devredilemez haklar olarak, insanın değerinin teminatı olmalıdır. Her bir insan, doğuştan gelen bu haklarla donatılmıştır; yaşama, özgürlük ve güvenlik hakkı, ifade özgürlüğü, eşitlik ve adalet gibi temel ilkeler, insanın bu özel durumunu ve değerini güvence altına almak için vardır. İnsan haklarının temeldeki amacı, insanın potansiyelini gerçekleştirmesinin önündeki engelleri kaldırmak ve onun en yüksek manevi ve etik standartlara ulaşabilmesi için gereken ortamı sağlamaktır.
İnsanın Varlıktaki Özel Yeri
İnsanın değerini anlamak için öncelikle insanın varlıkla olan ilişkisini incelemek gerekir. İnsan, biyolojik olarak hayvanlar aleminin bir parçası olsa da, onun özelliği, bilinçli düşünme, duygusal derinlik, etik sorumluluk taşıma ve evrensel bir anlam arayışı içinde olmasıdır. İnsanlar, doğaya ve diğer varlıklara karşı yalnızca hayatta kalma ve üreme içgüdüsüyle değil, aynı zamanda anlam ve değer arayışıyla hareket ederler. Bu arayış, insanın varlıkla olan ilişkisinin temelini oluşturur. İnsan, diğer varlıklardan farklı olarak, kendi yaşamını, geçmişini ve geleceğini sorgular; ölüm ve yaşam arasında bir anlam kurmaya çalışır. Onun bu sorulara verdiği yanıtlar, onu yalnızca hayatta kalmaya yönelik bir varlık olmaktan çıkarıp, bir varlık bilinci taşıyan, değerler üreten ve bu değerleri savunan bir canlı yapar.
Bu özel durumu, insanın doğal hakkı olan insan haklarıyla güvence altına almak, onun özgürlüğünü ve onurunu sağlamak için gereklidir. İnsan hakları, yalnızca bir yasal düzenleme değil, insanın bu özel durumunu fark etme ve ona saygı gösterme pratiğidir.
İnsanın Başarıları ve İnsan Değeri
İnsanın başarıları, insan türünün bilgi, bilim, sanat ve teknoloji gibi alanlarda elde ettiği ilerlemeleri kapsar. Bu başarılar, yalnızca insan türünün gelişimini göstermez, aynı zamanda insanın varlıkla olan ilişkisini ne denli derinleştirdiğini de gözler önüne serer. Bilgi, insanın çevresini ve evreni anlama çabasıdır. Bu anlama çabası, insanın sadece doğayı değil, kendisini de keşfetmesinin yolunu açar. İnsan, bilgiyle varlıkların doğasını anlamaya çalışırken, aynı zamanda kendi etik değerlerini, toplumsal yapısını ve evrensel sorumluluklarını da sorgular.
Bilim, insanın doğayı ve kendisini anlamasına yardımcı olan bir araçtır. Ancak bilim, yalnızca bir bilgi arayışı değil, aynı zamanda insanın evrensel değerleriyle uyum içinde bir yaşam sürme çabasıdır. Her bir bilimsel keşif, insanın kendisini bir adım daha ileriye taşıma isteğiyle doğar; fakat bu ilerleme, her zaman insanın etik sorumluluklarıyla dengelenmek zorundadır. Teknoloji, bilimsel bilgilere dayalı olarak insanın yaşamını kolaylaştıran ve geliştiren araçlar üretirken, insan haklarının temel ilkeleriyle uyum içinde olmalıdır. Teknolojik gelişmeler, insanın kendi değerlerine zarar vermemeli, aksine onun varlıkla olan ilişkisini güçlendirmeli, insan onuruna ve özgürlüğüne saygı göstermelidir.
Sanat ise insanın duygusal, estetik ve manevi derinliğini keşfetmesine olanak tanır. Sanat, bireysel ve toplumsal duyguları anlamanın, insanın yaşadığı dünyanın anlamını sorgulamanın bir yoludur. Sanat, aynı zamanda insanın, çevresindeki varlıklarla olan ilişkisini daha derin bir şekilde anlamasına ve ifade etmesine imkan tanır. İnsan türünün estetik anlayışı, yalnızca maddi dünyayı değil, manevi dünyayı da şekillendiren bir güçtür.
Kişisel Değerler: İnsanın İçsel Dünyasının Temeli
İnsanın değerini sadece türünün evrimsel başarılarıyla değil, aynı zamanda kişisel değerleriyle de değerlendirebiliriz. Her bireyin sahip olduğu değerler, onun toplumsal ilişkilerini, moral ve etik anlayışını şekillendirir. Bu değerler, bir kişinin hayatını nasıl yaşadığını ve diğer insanlarla nasıl ilişkiler kurduğunu belirler.
Dürüstlük, insanın kendisine ve başkalarına karşı açık ve doğru olma çabasıdır. Dürüstlük, güvenin temelidir; insanlar ancak birbirlerine dürüstçe yaklaşarak anlamlı ve sağlıklı ilişkiler kurabilirler. Sevgi, insanın başkalarını anlamaya ve onlara değer vermeye olan duygusal bağlılığıdır. Sevgi, insanın diğerlerini sadece kendisi olarak değil, birer eşit birey olarak görmesine olanak tanır. Bağlılık ise insanın bir topluluk içinde kendisini ait hissetmesi, sorumluluk taşıması ve toplumun iyiliği için çaba harcamasıdır. Saygı, başkalarının haklarına ve özgürlüklerine duyulan saygıdır. İnsanlar, ancak birbirlerine saygı göstererek eşit ve adil bir toplum inşa edebilirler.
Adalet, insanın hem kendi haklarını hem de başkalarının haklarını koruma ve savunma ilkesidir. Adalet, insanların eşit olmasını ve her bireye hakkını teslim etmeyi amaçlar. Açık düşünebilme ise insanın kendisini kısıtlayan düşünce kalıplarından sıyrılabilmesi ve farklı bakış açılarını anlaması yeteneğidir. Doğru bağlantı kurabilme ise insanın hem düşünsel hem de toplumsal anlamda, olaylar ve kişiler arasında doğru ilişkiler kurarak mantıklı ve anlamlı sonuçlara ulaşmasıdır.
Bu kişisel değerler, bireyin yaşamını anlamlı kılar. İnsan, sadece türünün başarısına değil, aynı zamanda bu değerleriyle de kendine özgü bir yaşam şekli inşa eder. İnsan hakları, bu değerlerin korunmasını ve her bireyin bu değerlere sahip olma hakkını güvence altına alır.
İnsanın Değeri ve İnsan Hakları
İnsanın değerini yalnızca biyolojik varlığından değil, aynı zamanda düşünsel, etik ve manevi derinliğinden de anlamalıyız. İnsan, kendi hakları ve özgürlükleriyle, toplumun bir parçası olarak sadece var olmakla kalmaz; aynı zamanda topluma anlam katmak ve başkalarının haklarını savunmak için de sorumludur. İnsan hakları, bu özel durumu güvence altına almak için vardır. Her birey, doğuştan gelen haklarla, insanın değerini yüceltmek ve insanlık onurunu korumak için yaşama ve diğer insanlarla ilişkilerinde etik değerleri savunmalıdır. Böyle bir anlayış, sadece bireylerin yaşamını değil, toplumları ve tüm insanlığı daha adil ve anlamlı bir yere taşır.
[i] İoanna Kuçuradi, İnsan Ve Değerleri (Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, 1998, s.38-44)