Kilitbahir – Suat Karataş
- 08 Ekim 2024
Türk edebiyatında kadınlar için çıktığını duyuran ilk mizah dergisi olan Leylâk 15 Mayıs 1914 yılında çok kısa sürecek olan yayın hayatına başlamıştır. Haftalık olarak yayıma hazırlanan derginin toplamda üç sayısı bulunmaktadır. Son sayısı 12 Haziran 1914’te yayımlanmıştır. Kapatılmasına ilişkin bir veriye ulaşılmamıştır. Kadınlar için hazırlanan bu mizah dergisinin imtiyaz sahibi ve mesul müdürü A. Cevat’tır. Başyazarı ismi gizlenen ancak kendisinden Küçük Hanım olarak bahsedilen bir kadındır. Küçük Hanım’ın kim olduğuna dair bilgi olmamakla birlikte ortak görüş Fatma Zehra Hanım’ın kendisidir. Dergi siyah-beyaz basılmıştır ve iç sayfalarında genellikle ikili bir düzen takip edilmiştir. Karikatürlerin olduğu sayfalarda bunlara önem verilmiştir. Ön ve arka kapakta tam boy karikatürün altında kısa bir açıklama olmakta içerideki karikatürler metnin üstünde çizgi ile ayrılmaktadır. Derginin kapağında adının arkasında bir kadının leylaklarla ilgilendiği bir çizim bulunmaktadır. Derginin elde edilen nüshaları Hakkı Tarık Us koleksiyonu (HTU) numara 1475’tedir. İlk iki sayıya Milli Kütüphane Dijital Arşiv ve İBB Kütüphane arşivlerinden ulaşmak mümkündür ancak üçüncü sayı yalnızca HTU’da bulmak mümkündür. Okuma esnasında yaşanan güçlükler genelde bu sayı içinde yaşanmıştır. Dergi 20 para ibaresiyle satılmaktadır. Kısa ömürlü bir dergi olmasına rağmen dergi kendine bir abonelik sistemi geliştirmiş ve 20 kuruş yıllık, 11 kuruş altı aylık olmak üzere aboneleri kabul etmiştir. Derginin tirajı hakkında istatistiksel bir veri olmamasına karşın derginin ilk sayısındaki Maksad ve Meslek yazısında görüldüğü gibi kadınları güldürme temel amaç olmuştur. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken başka bir husus vardır. Leylâk dergisini yalnızca kadınlar okumaz. Aynı zamanda erkeklerin de dergiye ilgi gösterdikleri görülür. Dergide her sayıda bir bilmece yarışması yapılmaktadır ve yarışmaya katılanlara çeşitli ödüller verilmektedir. Bu ödüller tuvalet (makyaj) takımı, çiçek kokusu vb. gibi kadınlara özgü malzemelerden futbol topu, kartpostal gibi daha çeşitli ve cinsiyetsiz ödüllere evrilmiştir. Bunun yanında bir önceki bilmecenin kazananlarının açıklandığı listelerin en üst sıralarında genellikle erkek isimlerini görmek mümkündür. Dergi yukarıda belirtildiği gibi üç sayı çıktığı için edebi üretimi kısıtlıdır. Öte yandan pek çok yazı ve karikatür imzasız yayımlanmıştır. Yalnızca Kamburun Kurnazlığı isimli yazının sonunda M.Raif imzası görülür. Onun dışındaki tüm yazılar imzasız yayımlanmıştır. Bu, derginin yayın idaresinde cinsiyetin önemli olmadığını işaret ediyor olabilir. Kamburun Kurnazlığı dışında Bûse-Aman Gıdıklanıyorum, Turan Masalları-Lapişka, Tamahkarlığın Neticesi isimli öyküler bulunmaktadır. Bu öykülerin mizanpajı genellikle karikatürlerle iç içe geçtiği için okura bir nebze takibi güç bir okuma sunar. Bu öykülerin temel amacı güldürmektedir. Bu sebepten buna uygun olarak kaleme alınmışlardır. Bu amaçla yazılmayan tek yazı Tramvay İdaresi Kazayı Men Ediyor’dur. Bu yazıda tramvaylardaki elektrik aksamının düzensizliği sebebiyle yaşanan kazaların küçük bir hata olduğu ve bu hatayla ilgili tramvay idaresinin tedbirlerini aktarmıştır. Üç sayılık dergideki tek haber metni budur. Son olarak derginin son sayısında Muhavere başlığı ile diyaloglu bir anlatı sunulmuştur. Bu da farklı bir anlatı olarak değerlendirildiğinde farklı türlerin dergide yer aldığını göstermenin mümkün olduğu söylenebilir. Dergide toplamda 12 karikatür bulunmaktadır. Genellikle iki kişinin ürünü olduğu düşünülse bile en çok karikatür veren kişi Cevat Nuri’dir. İlk kadın karikatürist olarak kabul edilen Fatma Zehra, Küçük Hanım müstear ismiyle ilk sayının kapağında; kendi adıyla ise aynı sayının dördüncü sayfasında karikatürlerini yayımlamıştır. Karikatürlerin genel konusu kadın, aile ve kadının değişen toplumda yanlış Batılılaşmasıdır. II. Meşrutiyet Dönemi’nde yayımlanan bir dergi olduğu için kadınların sosyal olarak kadının değişimini düzenlemek isteyen, yasaya daha uygun olmasını öğütleyen bir zihniyet vardır. Öte yandan Cevat Nuri kadınların sokaklarda yaşadıkları soruna eğilecek kadar dikkatli olduğunu göstermektedir. Fatma Zehra Hanım’ın dergide yayımlanan karikatürler moda üzerine ve modanın geçici ve toplumsal uyumu azaltması üzerinedir. Fatma Zehra Hanım’ın ilk karikatürcü olması durumu tartışmaya açıktır. Çünkü 0 Yılın Türk Mizah ve Karikatürü isimli çalışmada Semih Balcıoğlu ve Ferit Öngören ilk kadın karikatürist olarak Selma Emiroğlu olarak göstermişlerdir. Uzun yıllar alandaki diğer çalışmalar da benzer bir açıklamada bulunmuştur ancak Turgut Çeviker bunun yanlış bir bilgi olduğunu Gelişim Sürecinde Türk Karikatürü-II Meşrutiyet Dönemi (1908-1918) kitabında şöyle açıklamaktadır: ““1867’den 1923’e uzanan karikatür serüvenimizde karşımıza çıkan ilk ve son kadın karikatürcü olarak gözüken Fatma Zehra’dır” (Çeviker, 1988: 123). Başka kadın bir çizerle karşılaşmadığını belirten Çeviker Fatma Zehra için şunları da ekler: “Fatma Zehra’yla Gelişim Sürecinde Türk Karikatürü’ne çalışırken 1983’te karşılaştım, ilk kez. Bu beni çok sevindirmişti. Osmanlı karikatüründe hiç değilse bir kadın karikatürcü vardı. Fatma Zehra’nın karikatürcülüğü konusunda söz söylemek kolay değil; ancak görebildiğimiz birkaç karikatüründen yola çıkarak 1908 sonrası karikatürümüzde görülebilen bir çizgi dünyasını yansıtıyor. Özellikle 1910-1923 yılları arasında çizerlerin önemli bir bölümü, sanki bir moda ressamı gibi davranır. Sanayi-i Nefise Mektebi’nde okuyan, öte yandan da “Babıâli”de kendine yer açmaya çalışan öğrencilerin çizgilerinde kendini gösterir bu tutum. Bu saptama, Fatma Zehra için de geçerlidir” (Çeviker, 2013:44-45). Çeviker’in belirttiği gibi çizerlerin daha stilistik çizimler yapmışlardır. Yine aynı şekilde dönemin diğer dergilerinde benzer bir imaj dünyası vardır. Bu dergide durum farklı olmamış özellikle kadın çizimleri stilistik bir biçimde ele alınmıştır. Görseldeki bu incelikli yapının aksine mizahi unsurlar Yavuz Selim Karakışla’ya göre yetersizdir. (Karakışla, 2006). Mizahi unsurların zayıf olması derginin ömrünün kısa olmasını beraberinde getirmiş olabilir. Derginin ikinci sayısında mizahi hikâye yarışması düzenlenmiştir. Bu, dönemi için ilgi çekicidir. Çünkü kadınların edebi üretimlerini destekleyen aynı zamanda erkeklerle birlikte bir platformda yarışmalarını sağlayan dergi kadına daha önce çok alan tanınmayan bir saha olan mizahta bir alan açar.
Kaynakça
Çeviker, T. (1988). Gelişim Sürecinde Türk Karikatürü/Meşruiyet Dönemi (1908-1918). İstanbul: Adam Yayıncılık
Çeviker, T. (2013). İlk Kadın Karikatürcü ve Türkiye’de Kadınlar İçin ilk Mizah Dergisi, Bayan Yanı. (3) 44-45.
Davulcu, E. (2018). Osmanlı Devleti’nde Yayınlanan İlk Kadın Mizah Dergisi: Leylâk. II. ElRuha Sosyal Bilimler Kongresi Bildiriler Kitabı. Şanlıurfa: İksad Yayınevi.
Karakışla, Y.,S. (2006). “Osmanlı Mizahında Bir Kadın Sedası (1914): Leylâk. Toplumsal Tarih. C. 26 (151). 44-51.
Özkurt, Z. İ, (2022). Osmanlı Dönemi Kadın Dergileri, Noktasız. (8) 42-51.
LEYLÂK DERGİSİ Şimdilik on beş günde bir neşrolunur edebî mizah gazetesi (20 para) Numara 1 Perşembe 15 Mayıs 330 Sahib-i İmtiyaz: A. Cevat Sermuharirresi: Küçük Hanım Şerait-i İştira: Senelik Abonesi 20 Kuruş, altı aylığı 11 kuruş İdarehanesi: Babıali civarında Ebussuud Caddesinde 59 Numara