Gabriel García Márquez, 17 Nisan 2014’te Meksika’da evinde hayata veda ettiğinde 87 yaşındaydı. Epeyce bir süredir belleği “demans” yüzünden bir daha geri gelmemecesine günden güne çökmekteydi. Ölümünden üç yıl önce 84 yaşındayken gazetelerde şöyle bir haber çıkmıştı: “Nobel ödüllü yazar hafıza sorunları yüzünden bundan böyle yazmayacak.” Aşk temasının incelikli yazarı herkesin gözü önünde, göz göre göre, “ruhen ve zihnen” eriyordu. “Márquez artık yazamayacak” haberi edebiyat dünyasında o yıllarda derin bir hüzünle karşılanmıştı.
Yıllar yılı aşk teması odağında gelmişi, geçmişi, zamanı, zamansızlığı, zamanda kayboluşu, belleği, yaşamayı, anlatmayı, anlatmak için yaşamayı ele almış, dile getirmiş bu büyük yazar “artık yazamayacaktı”. Bir yazar için zaman gerçekliğinden kopmaktan, adeta bir zaman kuyusuna düşmekten, her gün yeniden hep aynı günü yaşamaktan, giderek daha az hatırlıyor olmaktan, ileride belki de hiçbir şey hatırlayamayacak olmaktan daha kötüsü olamaz. Márquez, ömrü boyunca hep anlatmak için yaşadı. Gittikçe yitirilen bir bellek anlatmasına engeldi. Artık hiçbir şey anlatamayacağı için ruhen, zihnen ve bedenen hayata veda etti.
Anlatmak İçin Yaşamak adıyla yayımladığı anılarının ilk sayfasına adeta kendine hitaben yazdığı şu cümle onun hayat felsefesinin özeti gibidir: “İnsanın yaşadığı değildir hayat; aslolan, hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır.”
***
Ağustosta Görüşürüz, yazarın ölümünden on yıl sonra gün yüzüne çıkmış bir anlatı. Kitabın ortaya çıkış öyküsü ilginç. Oğullarının kitabın “önsöz”ünde anlattığına göre Márquez bu romanını hafıza kaybı sorunlarıyla boğuştuğu dönemde yazmış. O zor dönemlerde bu kitapla uğraşmak ona iyi gelmiş. Kitabın sonunda yer alan “yayıncının notu”nda Cristóbal Pera bu romanın yaratım sürecinin bir kronolojisini çıkarır. Bu kronolojiye göre Márquez, Los Angeles’taki uzun sağlık sürecinden sonra Meksika’ya döner ve 9 Haziran 2002’de Anlatmak İçin Yaşamak adını verdiği anılarının son düzeltilerini de gözden geçirdikten sonra kitabı teslim edip masasındaki karalamaları ve notları temizler. Yazar, aynı gün annesinin ölüm haberini alır. İlginçtir: Márquez, Anlatmak İçin Yaşamak’taki anılarına “Annem evi satarken kendisine eşlik etmemi istedi” diye başlar. Márquez’in, annesiyle başlayan “anılar”ına son noktayı koyduğu “an”, annesinin ölüm haberini aldığı gündür. İlginç bir hayat döngüsü.
Sonrasında Márquez’in masasının üzeri hep “temiz” kaldı. Asistanı Mónica Alonso yazarın çekmecelerini düzenlerken bir klasör bulur. Klasörün içinde iki müsvedde vardır. Birisinin başlığı “Ella”, diğerininki ise “Ağustosta Görüşürüz”. 2002 yılının Ağustos ayından 2003 yılının Temmuz ayına kadar bir yıl boyunca Márquez “Ella” dosyası üzerinde titizlikle çalışır. Dosya, 2004 yılında Benim Hüzünlü Orospularım adıyla yayımlanır. Bu kitap onun hayattayken yayımladığı son kurmaca eseridir.
Klasördeki diğer dosyaya gelince: Márquez, aslında bu dosyadaki kimi bölümleri daha önce parça parça yayımlamıştır. Kitabın sonuna eklenen yayıncının notuna göre 18 Mart 1999’da çıkan bir haber Márquez okurlarını oldukça sevindirir. Habere göre Márquez beş bağımsız bölümden oluşan, Ana Magdalena Bach adlı bir başkaraktere sahip yeni bir roman üzerinde çalışmaktadır. Bu haberden üç gün sonra gazeteci Rosa Mora, İspanyol El País gazetesinde kitabın ilk öyküsü “Ağustosta Görüşürüz”ü özel bir haber eşliğinde yayımlar. Márquez ayrıca o günlerde Madrid’deki Casa de América’da Nobel ödüllü yazar José Saramago’yla birlikte katıldıkları bir forumda bu öyküyü topluluk önünde okur. Aradan epeyce bir zaman geçtikten sonra 19 Mayıs 2003’te bu kez Ağustosta Görüşürüz’ün üçüncü öyküsü “Ayın Tutulduğu Gece” adıyla Kolombiya’daki Cambio dergisinde yayımlanır. Öykü, birkaç gün sonra El País gazetesinde de yayımlanır. Asistanı Monica Alonso’ya göre Márquez, 2003 yılının Temmuz ayından 2004 yılının sonuna kadar romanın müsveddesi üzerinde yoğun bir biçimde çalışır. Bu tarihler arasında art arda titizlikle oluşturulmuş beş versiyon bulunmaktadır. Bir de elde yazarın Los Angeles’tan getirdiği ilk taslaklar vardır. Tüm bu müsveddeler Austin’deki Texas Üniversitesi’nde saklanan belgeler arasında yer almaktadır. Ölümünden sonra yazarın tüm arşivi ailesi tarafından Texas Üniversitesi’ne devredildiğinden Üniversitedeki Harry Ransom Center, Márquez araştırmacılarının adeta uğrak yeridir.
Yayıncının notuna göre Márquez, beşinci versiyonun ardından artık bu roman üzerinde çalışmayı bırakır ve bir kopyasını ajansına gönderir. Romanla ilgili olarak da asistanı Mónica Alonso’ya “Bazı kitapları dinlendirmek gerekir” der ve kendisini Yüzyıllık Yalnızlık’ın yayımlanmasının kırkıncı yıldönümü hazırlıklarına verir. İspanya’da Kraliyet Akademisi tarafından özel bir baskıyla kutlanması etkinliklerinin açılış oturumu Cartagena’da 26 Mart 2007’de yapılır. Bu forum, Márquez’in katıldığı son halka açık etkinliklerden biriydi. Sonrasını biliyorsunuz…
Romanın yayımlanma serüvenine gelince. Bunu yayıncının notundan aynen aktarmak isterim:
“2010 yazında, Barselona’da, Carmen Balcells (Márquez’in yayıncısı) bana Garcia Márquez’in yayımlanmamış bir romanının olduğunu, yazarın romana uygun bir final yazmakta zorlandığını söyledi ve romanı tamamlaması için ona destek olmamı rica etti. Romanın başkahramanının evli ve olgun bir kadın olduğunu, annesinin defnedildiği adayı ziyaret eden kadının orada hayatının aşkını bulduğunu aktardı. Meksika’ya döndüğümde ilk iş olarak Gabo’ya bu romanı sordum ve Carmen Balcells’in sözlerini ona ilettim. Gabo gülerek bana başkarakterin hayatının aşkını bulmadığını, adayı her ziyaret ettiğinde farklı bir sevgili bulduğunu söyledi. Ve finalinin eksik olmadığını kanıtlamak için Mónica’dan romanın en son versiyonunu getirmesini rica etti. Metin her zamanki gibi Leuchtturm marka dosyalardaydı. Gabo bana hikâyeyi muhteşem bir finale bağlayan son paragrafı okudu. Henüz tamamlamadığı projeler konusunda aşırı korumacı davransa da birkaç ay sonra, kitaptan üç bölümü yanında sesli olarak okumama izin verdi. Eserlerinde daha önce işlemediği özgün bir temayı böylesine ustalıkla ele almasından çok etkilendiğimi ve aldığım keyfi bir gün okurların da almasını ümit ettiğimi hatırlıyorum.”
Sonra Gabriel Garcia Márquez 2014’te hayata veda etti. Aradan on yıl geçti ve titiz bir çalışmanın ürünü olarak Ağustosta Görüşürüz gün yüzüne çıktı… Oysa oğullarının anlatımına göre Gabo’nun bu roman üzerine nihai kararı şöyleymiş: “Bu kitap işe yaramaz. İmha edilmesi lazım.” Oğullarıysa onu imha etmek yerine bir kenara koymuşlar ve ne yapılacağına zamanın karar vermesini ümit etmişler…
***
Yazarının sağlığında yayımlamadığı eserlerin sonradan yayımlanması her zaman tartışma konusu olmuştur. Örnekleri çoktur. Ağustosta Görüşürüz için de bu böyle midir, bilemiyorum. Zaman gösterecek…
***
Ağustosta Görüşürüz’ün başkahramanı Ana Magdalena Bach, kırk altı yaşında, yirmi yedi yıllık evli, olgun bir kadındır. Her yaz 16 Ağustos’ta feribotla “ada”ya gidip annesinin kabrini ziyaret etmektedir. Adaya giderken okumaya koyulduğu kitaplar, adada konakladığı akşam dinlediği müzikler, edilen danslar usta romancı Gabriel Garcia Márquez’in Ana Magdalena’yı okurlarına takdiminin yoldaki işaretleri gibidir. Ana Magdalena Bach her ziyaretinde annesini sessizce yad edip çiçekçiden aldığı bir demet kuzgunkılıcını mezara özenle bırakır. O geceyi adada geçirip ertesi gün feribotla evine döner. Yine böyle ada ziyaretlerinden birinde otelin barında beyaz keten kıyafetli, gümüş grisi saçları olan bir adam (adamın adı yok) onu baştan çıkartır. O geceden sonra Ana Magdalena’nın hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır. Her 16 Ağustos’ta adaya gittiğinde yeni bir sevgili arayışına girer. Bu böyle birkaç yıl daha sürer. Beş kısa anlatının sonunda okuru kusursuz bir final beklemektedir. Tutkulu aşkların, acıların, yıllar süren hasretliklerin yazarı Márquez okurlarının hiç de yabancısı olmayacakları kusursuz bir final…
Emrah İnce’nin İspanyolca aslından çevirisiyle Can Yayınları tarafından yayımlanan kitap için yayınevi arka kapaktaki sunumunda şu değerlendirmeyi yapmış:
“Ağustosta Görüşürüz özgürlük, pişmanlık, kişisel dönüşüm ve aşkın gizemleri üzerine derin bir çözümleme ve dünyanın tanıdığı en büyük yazarlardan Márquez’in okurlarına beklenmedik hediyesi.”