“Göklerde kartal gibiydim,
Kanatlarımdan vuruldum,
Mor çiçekli dal gibiydin,
Bahar vaktinde kırıldım…”
Hayranlarının Kuzeyin Oğlu olarak tanıdığı Volkan Konak sesine yakışan bir çığlıkla dile getirdiği gibi ne yazık ki bahara eremeden, çok erken bir yaşta, 31 Mart 2025’de Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde aramızdan ayrıldı.
Bazı insanlar yaşama iz bırakmak için doğarlar. Ömürlerine baktığınızda hayatı doldurduklarını görürsünüz. Volkan Konak kuşkusuz onlardan biri idi. Sadece varlığı, sanatçılığı ve özgün sesi ile değil, son nefesini verdiği Gazimağusa’da 31 Mart gecesi de öyle yaptı. Dijital platformlardan izlediğimizde konser sırasında onu izleyen hayranlarının karşısında, güçlükle soluk almasına rağmen son sözlerini sürdüren bir tavır adamıdır. Bir yandan kalbinin açıkça zorlaması gözlemlenirken ayakta zor durup oturmak durumunda kalmasına karşın, yine söylemekten, dinleyicilerine verdiği sözü yerine getirmekten kaçınmaz tavır içerisindeydi ve şarkı sözlerini okurken yere yığıldı Bir anda. Söyleyerek. Sahnede veda etti hayata öylece.
Başta ailesi ve tüm sevenlerini günlerce gözyaşına boğan bu trajik olayla yaşama gözlerini yuman Volkan Konak kimdir aslında?
Herkesin sevgi-saygı ve sempatisini kazanmış ünlü müzisyen Konak 27 Şubat 1967 yılında Trabzon’un Maçka ilçesi Yeşilyurt köyünde, doğa ve tarihin içinde dünyaya gözlerini açtı. Maçka, Rum Ortodoksları için önem taşıyan 1150 metre yükseklikteki kayalıklara oyularak imar edilen dünyaca bilinen Sümela Manastırı ve kilise kompleksinin de bulunduğu çam ormanlarının ve dağların çevrelediği Doğu Karadeniz’in muhteşem ilçelerinden birisidir. Konak ruhunun beslendiği bu coğrafyada temel okul eğitimini tamamladıktan sonra öğretmenin desteği ve yönlendirmesi ile 1983’de İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarına girdi. 1987 yılında Maçka yöresinde yaptığı derleme çalışmalarını Suların Horon Yeri adı ile sundu. 1988 yılında Konservatuvarı bitirip aynı yıl İstanbul Teknik Üniversitesinde Halk Müziği üzerine Sosyal Bilimler yüksek lisans eğitimine başlayıp 1991’de tamamladı. Beste çalışmaları ile müzik yaşamına devam etti. Başta Nazım Hikmet, Yaşar Miraç, Ömer Kayaoğlu, Sunay Akın ve Sabahattin Ali gibi çok tanınmış ve önemli santçıların yapıtlarını besteleyerek müziğini, kendi tarzını oluşturdu. Müzikle edebiyat arasında bağ kurmayı sürekli sürdürdü.
Derlemekle yetinmedi yeni ezgiler yarattı. Bestelerine etnik müzik öğelerini katarak daha önce örneği bulunmayan, kendine özgü bir tür yakaladı. Karadeniz müziğini evrensel müzik formları ile bir araya getirip özgün ve yeni bir şekil vererek 1993’de Efulim’i yayımladı. Ekim 1994’de Gelirmisin Benimle ile yeniden müzik severlerin karşısına geçti. Volkanik Parçalar adını verdiği, Sunay Akın’ın Martı Yüzü ve Cemal Safi’nin Sana Şaka Geliyor şiirlerini müzik eşliğinde seslendirerek daha önceki albümlerinde yapmadığı bir çalışma ile yine bir ilke imza attı. 1998’de Pedaliza adlı albümünü çıkardı ve bu sayede Karadeniz dışına çıkmayı başardı, Türkiye’nin pek çok yöresi ve Kuzey Kıbrıs’da türküleri seslendirilmeye başlandı. 2006 yılında çıkardığı Mora albümünde, sözlerini ablası Nuran Bahçekapılı’nın yazdığı, bestesini kendisinin yaptığı “Gardaş” parçasını, yakın arkadaşı, hemşehrisi ve müzik dünyasının büyük kayıplarından biri olan Kâzım Koyuncu’ya ithaf etti. Besteci ve söz yazarlığının yanı sıra çeşitli şairlerden okuduğu şiirleri, esprili ve güçlü anlatıcı yönü ile de çok ilgi gören bir sanatçı oldu o.
Konak, noktası olmayan, ruhu evrene açık, yüreği sonsuz sevgiyle dolu, çok zarif, nahif, duyarlı bir insan ve sanatçıydı. Hangi ortamda olursa olsun gözyaşlarına engel olmaması, duygularını cömertçe sergileyen tavrı ile de örnek bir sanatçı ve insan rol modeli sunuyordu.
“Bıyık da nafile sakal da nafile…
Bütün iş yürektedir canım, yürekte.”
Sözlerinde evrensel sevgiye işaret ettiğini gözlemliyoruz. Halkın yanında olmayı tercih etmesi köklü, sağlam, alçak gönüllü ve kendini bilen birisi olduğunun göstergesidir. Sanatçı toplumun önünde adeta çıplaktır ve kendinden en çok taviz veren kişidir. Sanatçı olmanın bedelidir bu, çünkü her hareketi herkes tarafından her zaman izlenir ve bilinmek istenir. O bunun bilincinde olan biri olarak, ben de sizden biriyim, yok birbirimizden farkımız dercesine bir sanatçı kişilik sergiliyordu. Aynı zamanda demokrat ve öncü bir duruşu vardı. Bir yandan Nazım Hikmet şiirleri okurken öte yandan Atatürk’ün ve O’nun kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin sağlam bir savunucusu idi. Bunu aşağıda mezar taşına yazılmasını vasiyet ettiği sözlerinden net anlıyoruz.
“Sanatımı beğenmeyen insanla ahbaplık ederim; ama vatanımı,
yenilmez şövalyemiz Atatürk’ü sevmeyenle ahbaplık etmem.”
Çevre ve doğa dostluğu sokak hayvanlarına sahip çıkışından, eğitimini üstlendiği çocuklara desteği yardımseverliği, sosyal damarının gücünü ve eğitime verdiği önemin altını çiziyordu. Geldiği yeri unutmayan ve ötesine geçmesini de bilen, geleceği düşünen, gelişmek ve geliştirmek, hep yeni ufuklar keşfetme isteği, yaptığı çok yönlü geleneksel ve modern müziğin öğelerini barındıran yapıtları ile yol gösteren bir öncü idi o. Çok geniş kitlelere hitap etmesinin nedenidir budur.
Volkan Konak umulmadık bir şekilde erken ayrıldı aramızdan. O zamana ve zamanın ötesine iz düşürmüş yeri doldurulamayacak çok değerli bir sanatçı ve yurttaştı. Işıklar içinde uyusun…