Kulis cadısı; Meriç Bardakçı’nın gözünden…
Bize,“mim”sanatından, pantomim oyuncusu olarak bahsedebilir misiniz ?
“Sözün olmadığı, görünge dünyasının, metaforların,soyut ve somut olanın bedenle aktarımlandığı bir sanattır.”
Klasik Mim oyuncusu; hikayesini dekor kullanmadan, salt bedenle, mimiklerle dışsallayandır.
Kimi zaman, bedende yarattığı uzamla mekanı tasvirler. Bedende yarattığı formlarla dekorun kendisi olur. Kimi zaman da, bedenindeki ritm vurgularıyla müziğin kendisi olur.
Mim sanatı şiirseldir !
Etki alanı derindir. Bütün dillerin parçalandığı, daha doğrusu Foucault’un söylemlerini dem alarak, dilin hegemonik açıdan kelimelerle, bireyi esir aldıgı iktidar zeminini sarsar.
Dilin iktidarını yıkar. Anlamı ve eyleyişi ortaya koyar. Mim oyuncusu hikayesini, hikayesindeki derdini seyirciye sessiz bir şölenle ulaştırır.
Sizce; mim sanatı, hakettiği yerde mi?
Öncelikle “Pantomim Sanatçısı” tarifinin içinden kendimi çıkararak bu soruya cevap vermek istiyorum.
Kimlik ambalajlarıyla içeri itilen,duvarlanan, sınırları çizilmiş bir tanımlamanın dışından sesleniyorum.
Pantomim sanatçısı değil, Pantomim oyuncusuyum.
Sınıfsal bir temelim yok. Bu sanatı çok sevdiğim için kendimi burada varetmeyi ve geliştirmeyi seviyorum. Hepsi bu.
Kuklayla da, müzikle de ugraşıyorum. Yani, kendimle birlikte bir çok şeyim.
“Usta bir acemiyim“.
Ödüllerin,çelenklerin, plaketlerin,rozetlerin alınıp verildiği, sanat eserlerinin
yarıştırıldığı bu gürültülü dünyada, duygular,hüzünler,sevinçler de sermayenin
parçası oluyor. Organizasyon şirketleri de pazarlama stratejileriyle sanatı estetik
hazdan çıkarıp gösteri malzemesine çeviriyor. Seyircinin bakışları ve duyguları da
marifetli şovlara mahkum ediliyor.
Yani, Mim oyunu, sahneye konacaksa, içerikten koparılıp eglenceli mi değil mi diye eleminasyona tabi tutuluyor. Yetkin bir mim seyircisi var aslında. Sunulan örnekler bence onları da rahatsız ediyor.
Sakallı olup, üzerini yoğurt gibi boyayayan erkek mimcilerden tutun da sokakta giydigi kıyafete pantolon askısı takarak, makyaj yapıp sahneye cıkan; sözüm ona mim oyuncularına kadar.
Hatta çizgili tişortlerle yüzune makyaj yapıp mağaza tanıtımı icin el ilanı dagıtanlar…
Vitrinel sunumlar, içerikten tamamen yoksulun ,hatta içeriksiz. Bu arada dünyada da benzer sorunlar yaşıyor, Mim sanatı.
Sırbistan da, Mim konferansına davet edildiniz. Gözlemleriniz ne oldu?
UNESCO’nun organı olan Dünya Mim Enstitüsü Resmi üyesiyim.
Aynı zamanda aynı kurumun Türkiye temsilcisi.
Türkiye’de Mim sanatının başlangıcından günümüze kadar tarihini uzun araştırmalar sonucu hazırlamış ve davet edildigim kongrede sunmuştum. Bu tarihçe katılımcıları çok etkilemiş ve Türkiye’ye bakışlarını etkilemişti.
Cok değerli Mim aktörleri geçti Anadolu cografyasından …
Milattan sonra 2.yüzyılda bu topraklarda yaşamış ve Zonguldak’ta anıtı olan Mim aktörü Krispos’tan tutun da 1950’lerden sonra bu sanatı serpip geliştiren Oğuz Aral,Erdinç Dinçer,Taner Barlas,Ergin Kolbek ve Vecihi Ofluoğlu’lara kadar.
Pantomim oyuncusu olarak, çocuklarla olmayı seviyorsunuz. Amacınız farkındalık geliştirmek mi?
Çocuklar ne yazık ki yetişkinlerin ideallerine,hedeflerine göre forma sokulmaya çalışılarak araçsallaştırılıyor.
Kimi çocuk tiyatroları da resmen buna hizmet ediyor. Eğitici ve didaktik yaklaşımlarla yukarıdan aşağı dizayn ediyor.
Çocuklarla Pantomim çalışmaları yapmamın ya da çocuklara yönelik Pantomim oyunu yapmamın nedeni, çocuğun kendini ve dünyayı yeniden kesfetmesine eşlikçi bir yerden olanak sağlamaktır.Yaşadığı eğitsel ve öğretisel kurum ve ebeveyn baskısının ötesinde başka bir dünyanın olduğunu onlara hatırlatmaktır.
Mim sanatı sözsüz oluşuyla bunu gerçeklestirmek için bence önemli bir sanattır. Yarattığımız “Mimdo” karakteri çocuklarda tam olarak buna karşılık gelmektedir. Meraklı,keşfeden,keşfettiklerini paylaşan,tüm farklılıkları kucaklayan,dünyaya eşitliklikci bir yerden bakan.
Yetişkinlere yönelik projeleriniz var mı? Yeni nesile pantomim sanatı için önerileriniz neler?
Benjamin ve Klee’nin Angelus Novus resmine çalışıyorum. Şimdilik yetişkin oyun hayalim bu.
Walter Benjamin’in dünyası beni çok etkilemiştir. Onu sahneye taşımanın heyecanı içindeyim.
Yeni nesile derken şu an ki genç kesime demek istiyorsun yani. Biz çok az insan olarak bu sanatı doğru aktarmak ve seyircisiyle buluşturmak için çok buyük emekler harcıyor ve bedeller ödüyoruz.
Mesela çok önemli gördüğümüz hayalimizi gerçeklestirmek üzereyiz.
“Mim Müzesi” Önce dijitalleştirip sonra mekansallastırma düşüncemiz var.
Ciddi bir arşiv taraması yapıyoruz. Elimize önemli belgeler geçti.Toparlamaya devam ediyoruz.
Bir müze düşünün,içinde kitaplarıyla,döneminin belgeleri ve afişleriyle.İnsanlar gelip müzeyi dolaşacak.
Bir Mim atölyesine katılacak ve bir mim performansı izleyecek. Bu hayalimize ortak olmalarını çok isteriz. Bu arada, yüzünü her boyayayanın, Pantomim oyuncusu olmadığını bilmelerini..