Rahatını Kaçırmak İçin Ağaca Kitap Veren Şair Melih Cevdet Anday ve Ankara
Şiir Üzerine

Rahatını Kaçırmak İçin Ağaca Kitap Veren Şair Melih Cevdet Anday ve Ankara

Sencer Başat

Şair, çevirmen, tiyatro oyunu, roman, deneme ve makale yazarı Melih Cevdet Anday 13 Mart 1915‘te Çanakkale’de doğar ve 28 Kasım 2002’de İstanbul’da vefat eder.

 

Asıl ismi Muzaffer Melih’tir. Ailesinde ilklere imza atan birçok doktor olmasının yanı sıra büyük dedesi Osmanlı Devleti’nin ilk eczacı paşasıdır. Ortaokula kadar İstanbul’da eğitim görür. Babasının işi nedeniyle 1930’da Ankara’ya taşınmalarının ardından liseyi Gazi Lisesi’nde tamamlar. Lisede okuduğu sırada, Orhan Veli Kanık ve Oktay Rıfat ile tanışır. Bir süre Hukuk Fakültesi’ne devam ettikten sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ne kaydolur. Devlet Demiryolları’nda memur olarak çalıştığından öğrenimi yarıda kalır. Çalıştığı kurum Sosyoloji öğrenimi görmesi için Belçika’ya gönderir.

 

“Sarı-Siyah” ve “Hatırlama” isimli ilk şiirlerini İnkılâp Dergisi’nde yayımlandıktan sonra “Ukde” isimli şiiri 1936’da Varlık Dergisi‘nde yayımlanır. Şiirleri; Varlık, Servet-i Fünun Uyanış, S.E.S. (Sanat-Edebiyat-Sosyoloji), İnsan, Gün, Yurt ve Dünya, Akşam, Ulus, Meydan, Hür Türkiye, Yeni Adam, Kaynak, Yaprak, Yelken, Yeditepe, Yeni Ufuklar, Dost, Yeni Dergi, Dönem, Soyut, Papirüs, Türk Dili, Milliyet Sanat, Gösteri, Sanat Olayı, Çağdaş Eleştiri, Adam Sanat, Gergedan, Argos, Defter, Ludingirra, Yaşasın Edebiyat gibi dergi ve gazetelerde yer alır.

 

Yurt dışından Kasım 1937’de döndükten sonra üç şairin ismi Varlık dergisinde bir arada görülmeye başlar. Orhan Veli ve Oktay Rıfat ile birlikte 1941 yılında Garip isimli şiir kitabını çıkarır. Garip’in yayımlanmasından önce askere alınan Melih Cevdet, iki kez çağrıldığı askerlik görevinin ilkine 1 Eylül 1939’da Aydın’da başlar. Dönemin Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in önerisiyle 1943’te Maarif Matbaası’nda çalışmaya başlayan şair, 1947’ye kadar kurumda farklı görevlerde bulunur. II. Dünya Savaşı’ndan dolayı ikinci kez askere alınır. 1946 seçimlerinden sonra Ankara Genel Kitaplık Memurluğuna atanır ve 1951’de memurluktan ayrıldığında Ankara’da geçen 21 yılı sona erer.

 

1953-1955 yıllarında Akşam Gazetesi‘nde edebiyat ve sanat sayfasını hazırlar. Doğan Kardeş Yayınları’nda çeviriler yapar. Tercüman Gazetesi’nde 1957’de önce kendi adıyla, 1958’den itibaren Yaşar Tellidede takma adıyla köşe yazıları yazar. Yağmur ve Toprak, Mavi, Eylem, Yeni Edebiyat, Doğu ve Batı, Yön, Oluş, Büyük Gazete, Yeni Tanin, İkdam, Vakit, Yeni Memleket, Vatan, Yeni İstanbul, Ulus, Dünya gibi birçok gazetede kendi adıyla ve çeşitli takma adlarla denemeler ve makaleler yazar, dizi halinde romanlar yayımlar. Romanlarının bazılarını Murat Tek adıyla tefrika ederTepegöz Hayri, Gani Girgin, Zater, Niyaz Niyazoğlu, Laf Ebesi, H. Mecdi Velet diğer kullandığı takma adlardır. 1961’de başlayan Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşe yazarlığı 1997’ye kadar devam eder.

 

1956’da yayımladığı Yan Yana isimli şiir kitabı 1964’te yasaklanır. Gazeteciliğinin yanı sıra, Türk Edebiyatçılar Birliği Başkanlığı görevinde de bulunur. 1964-1969 yıllarında TRT Yönetim Kurulu Üyeliği yapar, 1979-1980 yıllarında ise UNESCO Genel Merkezi’nde Eğitim Müşaviri olarak çalışır. UNESCO’nun Courrier Dergisi, 1971’de onu Cervantes, Dante, Tolstoy, Unamuno, Seferis ve Kawabata düzeyinde bir edebiyatçı olarak gördüğünü açıklar. Eserleri; Rusça, Sırpça, Fransızca, İngilizce, Bulgarca, Almanca, Macarca olarak çevrilir.

 

Üretken bir yazar ve şair olarak; on iki şiir, on roman, on dokuz deneme ve araştırma, yedi tiyatro oyunu, on bir şiir çevirisi, üç roman çeviri kitabıyla altmıştan fazla eseri vardır. Çevirilerini; Rusça, İngilizce, Fransızca, Farsça, Arapça, Yunancadan yapar. Ödülleri şöyle sıralanabilir: 1970 TRT Roman Armağanı (Gizli Emir), 1972 Sanat Sevenler Derneği En İyi Yerli Oyun Yazarı ödülü (Mikado’nun Çöpleri), 1973 TDK Çeviri Ödülü (Buz Sarayı), 1976 Yeditepe Şiir Armağanı (Teknenin Ölümü), 1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (Sözcükler), 1981 Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü (Ölümsüzlük Ardında Gılgamış), 1984 Enka Sanat Ödülleri (Ölümsüzler), 1991 TÜYAP Onur Ödülü, 2000 Aydın Doğan Vakfı Şiir Ödülü

 

Melih Cevdet Anday Garip Akımı’ndan “Tohum” şiiriyle 1960’larda kopmaya başlar. Garip’ten beş yıl sonra yayımladığı Rahatı Kaçan Ağaç kitabı adalet ve yoksulluk gibi konulara değinirken eleştirdiği şiire dönüşüm izlerini taşır. Kolları Bağlı Odysseus kitabıyla görülen değişim; onun şiirindeki anlam, dil ve poetikanın tekrar değerlendirilmesini sağlar. Kara mizah, ironi ve alay Kolları Bağlı Odysseus ile yerini bireyin varoluş sorununun irdelemesine bırakır. Kitap, mitolojiye yönelme ve bireyin var olma sürecinde geleceği görmek için geçmişe gitmenin ipuçlarını taşır. Açık ve anlamı kolay şiirden konusunu mitolojiden alan ve kapalı şiire geçişi edebiyat çevrelerini ve okuyucuyu şaşırtır. Göçebe Denizin Üstünde ve Teknenin Ölümü kitaplarıyla şiirini felsefik bir düzeye taşırken, tarihsel ve toplumsal sorunları aktarma biçimini diğer yazın türleriyle vermeye başlar.

 

1960’larda şiirle birlikte roman ve tiyatro yazımı ağırlık kazanır. Romanları ilk aşamada Tercüman ve Cumhuriyet Gazetelerinde tefrikalar ve takma adlarla yer alır. Tiyatro oyunlarında dikkati çeken etkenler “zaman” ve “uzam” olarak yer alır. Her oyun özgül bir zaman ve uzam dinamiği üzerine kurulur. Deneme ve araştırmaları da tarihsel ve toplumsal bilincin aktarılmasının farklı bir yazın türünde devamıdır.

 

Melih Cevdet Anday gezi kitapları da yayımlar. Sovyet Rusya Azerbaycan Özbekistan Bulgaristan Macaristan isimli kitabında Ankara’daki Halkevi Tiyatroları’ndan bahseder.

 

“Bunu sorarken bizim «Halkevleri»ni düşünüyordum. Halkevleri, sanattan ve kültürden yana yoksul bölgelerimizin kültür ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuşlardı. Ankara’da bile öyleydi. Devlet tiyatrosu ve özel tiyatrolar kurulmadan önce başkentimizin tiyatrosu amatör halkevi tiyatrosu idi. Ama bugün yeniden kurulmuş olan Halkevleri’nde sözgelişi tiyatroculuk gene başlıyacaksa, bu ancak öncü, atılgan, cesur bir tiyatroculuk olmalıdır, başka türlü seyirci bulamaz çünkü. Artık Ankara’da bol ve iyi tiyatro vardır, halk bu tiyatroların eğitiminden geçmiştir.”

 

Birçok akımın, okumanın, etkileşimin, birikimin yoğrulduğu ilk şiir kitabında yer alan Rahatı Kaçan Ağaç şiirinde başkentin Etlik Bağları’ndaki bir ağaçtan bahseder.

Tanıdığım bir ağaç var

Etlik bağlarına yakın

Saadetin adını bile duymamış

Tanrının işine bakın.

 

Geceyi gündüzü biliyor

Dört mevsimi, rüzgârı, karı

Ay ışığına bayılıyor

Ama kötülemiyor karanlığı.

 

Ona bir kitap vereceğim

Rahatını kaçırmak için

Bir öğrenegörsün aşkı

Ağacı o vakit seyredin.

 

Garip Üçlüsünden Melih Cevdet Anday’ın anıları Oktay Rıfat ve Orhan Veli’nin yaşamından kesitler sunar. Melih Cevdet Anday’ın 27 Ocak 1978’de Cumhuriyet Gazetesi’nde yazdığı Bir Ağırlama isimli yazısında, Orhan Veli’nin Ankara’daki evinde bir Fransız şairi nasıl ağırladıklarını anlatır.

 

“Ankara’da, Yenişehir’de bir apartmanın bahçesinde tek adalı bir ev vardı, belki apartman kapıcısı için, belki de işçilere sığınak olarak yapılmıştı, her neyse…

….. Diyeceğim, bu durumu ile Orhan Veli’nin odası bir konuğu, özellikle yabancı bir konuğu ağırlamaya pek elverişli değildi.

Bir gün duyduk ki, ünlü Fransız ozanı Philippe Soupault Ankara’ya gelmiş, Ankara Palas’ta kalıyormuş, Türk ozanları ile tanışmak istediğini söylemiş.

….. Kentin iyi lokantalarından birini düşündük konuğumuzu ağırlamak için. Fakat Soupault “olmaz” diyerek direnmiş. “Beni ‘Yaprak’ gazetesinin yönetim evine çağırsınlar” demiş.

….. Çaresiz, bu odaya çağıracaktık Philippe Soupault’yu. İnanır mısınız, iki gün içinde bambaşka bir duruma soktuk o yıkık dökük odayı. Önce bir temiz badana ettirdik, sonra duvarlardaki çatlakları “Yaprak” dergileri ile kapattık. Renk renk oldu duvarlar. Evlerden iskemleler, koltuklar, içki takımları, yemek takımları, resimler, cigara sehpaları, halılar, kilimler taşıdık oraya.”

Garip üçlüsü için Melih Cevdet’in yazdığı Fotoğraf isimli şiiri Ankara günlerinden kalan bir anıdır.

Dört kişi parkta çektirmişiz,

Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi…

Anlaşılan sonbahar

Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli

Yapraksız arkamızdaki ağaçlar…

Babası daha ölmemiş Oktay’ın,

Ben bıyıksızım,

Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış.

 

Ama ben hiç böyle mahzun olmadım;

Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?

Oysa hayattayız hepimiz

 

Melih Cevdet Anday, Orhan Veli’nin Ardından isimli yazısında onunla Ankara’da tanışmasından ve çocukluk dönemlerinden bahseder.

 

“Çocukluğunu bilmiyorum. Ben kendisini Ankara Lisesi’nde tanıdım. Uzun boylu, ip ince, yüzü sivilceli bir çocuktu. Ders dışı faaliyetlerden onu en çok çeken okul dergisi ile müsamere kolu idi. Zaten tanışmamız da bir müsamere sırasında Halkevi’nde oldu.

 

….. Liseyi bitirdikten sonra İstanbul’a gitti. İki yıl Edebiyat Fakültesi’nde okuyup Ankara’ya döndü. Çok zayıftı. Dinlenmesi lazımdı. O yıl Samanpazarı’nda oturuyorlardı. Evlerine uzun bir yokuştan çıkılarak varılırdı. Ben ne vakit gitsem, anlaşılan daha yokuşun altbaşında iken görür, tam elimi zile basarken kapıyı açıverirdi. Boynunda çokluk bir havlu bulunurdu. Saatlerce sakin, tatlı otururduk.”

 

Cumhuriyet Gazetesi’ne 36 yıl emek veren Melih Cevdet, 13 Temmuz 1973’teki Bir Yalnız Adam isimli yazısında Yaşar Nabi Nayır’ı başkent bağlantısıyla birlikte anlatır.

 

“Ben, Yaşar Nabi Nayır’ı, Ankara’da, “Hâkimiyet-i Milliye” gazetesinde çalışırken tanımıştım. Bir yandan “Varlık” dergisini çıkarırken, geçimini gazetecilikle yürütmeye bakıyordu. Çünkü, dergi ona gelir sağlamak şöyle dursun, ondan esirgemezlik istiyordu.

 

….. Sonra Milli Eğitim Bakanlığı Yayım Müdürlüğü’nde yan yana odalarda çalıştık onunla. Ne coşkulu, ne devinimli günlerdi! KlasikIerin çevirileri yapılıyor, basılıyor, “Tercüme” dergisi çıkarılıyor, “Sanat” dergisi yayımlanıyor, Köy Enstitülerinin türküsü bütün yurdu sarmış… Tercüme Bürosu’nun işleri yanında “Varlık”ı bir an bile savsamayan Nayır’ı, ne zaman kapısını açsam, işe dalmış görürdüm.”

 

Melih Cevdet, Cumhuriyet Gazetesi’nin 31 Mayıs 1994 tarihli Bir Aydınımız Öldü isimli yazısında Ankara’daki dostlarını anar. 3 Haziran 1994 tarihli Kuru Fasulye ve Başka Şeyler isimli yazısında da II. Dünya Savaşı yıllarının Ankara’sından anekdotlar anlatır. 6 Eylül 1994 tarihli İfade Etmek – İfade Vermek yazısı Ankara’da karakolluk olduğu bir gecenin anısına yazılır.

 

Garip Üçlüsü ve şairleri hakkında en fazla yazanlardan biri Cemal Süreya’dır. 999. Gün: Üstü Kalsın isimli günlüklerinde 283. Gün’de edebiyatçılarla ilk karşılaşmalarından bahseder.

 

“….. Kocaman ve unutulmaz bir güz ikindisi yüzlerce yıl öteye fırlattı onu. Defterler, o kız, başka kızlar, arkadaşlar, Osmanlı ailesinde şımarık baba Cevdet Bey. Ayrıntılı ana Nadide Hanım, Cingöz Recai ve Aşk-ı Memnu, Refah faciasında giden ağabey denizaltı yüzbaşısı Nejat, akraba ziyaretleri, güzel yazı, eski yazı, Ankara öncelemesi: Orhan ve Oktay…”

 

1991 yılında TÜYAP Kitap Fuarı Onur Konuğu olan Melih Cevdet ile Fuar adına bir kitap hazırlayarak şairle bir söyleşi yapan Alpay Kabacalı başkent günlerine dönerler.

 

“Bir de Ankara Kitaplığı’nda çalıştım iki yıl. Tasnif memuru olarak beni oraya vermişlerdi. 30-35 bin kadar kitap vardı. Osmanlıca, Arapça, Farsça… Bu kitapları onlu sisteme göre sınıflandırıyordum. Orada da çok kitap okudum eski yazı, Osmanlıca. Özellikle Osmanlı tarihini ve grameri yeğledim. O kitapları hep yanımda tutuyordum, işim bittikten sonra onları okumayı sürdürüyordum.

 

….. Sonradan, Hasan Âli Yücel’in bakanlığı zamanında Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğü’nde çalıştım. Klasiklerin basılışında görevliydim. Öyle olaylar gördük ki… Örnek vereyim: Felsefe öğretmenleriyle öğrenciler Platon’u aynı zamanda okumaya başladılar. Öğretmenin önce okuyup derse girmesi söz konusu değildi, Platon’dan haberi yoktu… Evet, ilk kez çevrildi.”

 

Melih Cevdet Anday ustanın anısına saygıyla…

 

 

Kaynakça

Melih Cevdet Anday bütün eserleri ve yazıları

Cemal Süreya, 999. Gün: Üstü Kalsın, Broy Yayınları, Ekim 1991, İstanbul

Cemal Süreya, Folklor Şiire Düşman, Denemeler, Can Yayınları, 1992, İstanbul

Cemal Süreya, “Günübirlik”ler, Toplu Yazılar II, Bütün Yapıtları, Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, Mart 2013, İstanbul

Gülten Akın, Şiir Üzerine Notlar, YKY Yayınları, 2. Baskı, Eylül 2002, İstanbul

Ölümsüzlük Yolunda Melih Cevdet Anday, Hazırlayan: Alpay Kabacalı, TÜYAP Yayınları, 1991, İstanbul

https://dergipark.org.tr/tr/pub/anasay/issue/60440/868312

https://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20EDEBIYATI/mitat_durmus_melih_cevdet_anday_zaman_izlegi.pdf