Çolak Melek İncelemesi
Yazılar

Çolak Melek İncelemesi

Cevdet Güner

Mehmet Fırat Pürselim’in ilk şiir kitabı olan Çolak Melek, şairin öykücülüğünden şiire yönelen bir ifade biçimi olarak dikkat çekiyor. Kitap, 1990’lardan bu yana yazılmış şiirlerden oluşuyor ve yaşamın farklı dönemlerinde biriken iç seslerin, kırgınlıkların ve gözlemlerin izini taşıyor. “Su, Ekmek, Şarap” ve “Meskalin” başlıkları altında toplanan bölümler hem dünyevi hem de metaforik çağrışımlar taşıyan bir yapıya sahip. Pürselim’in dili sade ve anlaşılır. Bu, bir okuyucu için oldukça kıymetli bir nitelik. Yine de kimi dizelerde yoğun imgelerle karşılaşmak mümkün. Genel olarak gündelik yaşamın içinden çıkarılan anlamlarla ilerleyen bu eser, okura tanıdık gelen sahnelerle kolayca bağ kurmasını sağlıyor. Özellikle “Martılara balık kraker atan çocuk” gibi imgelemeler, nostaljik hissettiriyor. Kitabın en dikkat çekici taraflarından biri, içtenlikli ve doğrudan anlatımı. Şairin bir şeyleri zorla güzelleştirme ya da abartılı bir biçimde sunma kaygısı yok. Bu da şiirlere doğal bir samimiyet kazandırıyor. Elbette, bazıları kısa, kesik ya da tamamlanmamış izlenimi verebilir. Ancak bu, eserin bilinçli olarak seçtiği sade anlatım biçimiyle de uyumludur. Tematik açıdan ise bireysel yalnızlık, çocukluk, zaman ve aidiyetsizlik gibi evrensel meseleler ön plana çıkıyor. Bu temaların işlenişi, okura farklı duygusal pencereler açıyor. Özellikle bireysel deneyimi merkeze alan şiirlerde, okuyucunun kendi hayatıyla örtüşen duygulara rastlaması oldukça muhtemel. Bazı şiirler tek bir duyguyu taşırken, bazıları daha geniş bir atmosfer sunmayı amaçlıyor. Bu çeşitlilik, şiirlerin tekrar etmeden ilerlemesini sağlıyor ve eseri daha dinamik hâle getiriyor. Derinlik farkları ise bazı okuyuculara zenginlik sunarken, kimileri için kopukluk hissi yaratabilir. Bu durum şiirle kurulan bireysel ilişkiye bağlı olarak değişebilir. Pürselim’in öykücülük geçmişi, bazı şiirlerinde belirgin bir anlatı dokusu yaratıyor. Şiirler zaman zaman kısa bir hikâyeyi andırıyor ve okuyucuda bir düşünce kadar bir his bırakıyor. Bu yaklaşım, özellikle sezgisel okumaları seven okurlar için şiiri daha içsel bir deneyime dönüştürüyor. Her dize bir yargıdan çok, bir çağrışımın kapısını aralıyor. Çolak Melek, ilk kitap olmanın taşıdığı tüm zorluklara rağmen, cesur bir edebi girişim olarak değerlendirilebilir. Yazarın şiirle kurduğu ilişki, zamanla daha da derinleşecek izlenimi uyandırıyor. Şair, mükemmeliyet iddiasından uzak durarak, içsel sesine kulak veren bir yaklaşım sergiliyor. Bu da eser boyunca sahici bir bağ kurma olanağı yaratıyor. Kitapta bazı dizeler, okurun zihninde uzun süre kalacak kadar güçlü. Sonuç olarak Çolak Melek, şiirsel bütünlük, yalınlık ve içtenlik açısından dikkate değer bir ilk kitap. Tüm artıları ve ufak eksikleriyle birlikte değerlendirildiğinde, başarılı ve umut vaat eden bir şiirsel başlangıç olarak kabul edilebilir. Kitabı bir çıkış noktası olarak görmek gerekirse, şairin önümüzdeki eserlerinde şiirle kurduğu bağı daha da derinleştireceğine kuşku yok. İncelemenin sonunu, kitaba adını veren dizelerle bitirmek yerinde olacaktır:

 

Hani bir hikaye vardır;

İnsanlar tek kanatlı bir melektir,

Ancak birbirlerini kucakladıkları zaman,

Uçabileceklerdir ya…

Neden sonra anladım,

Çolak Melek olduğumu.