Şair, çevirmen, öykü, deneme ve makale yazarı Orhan Veli Kanık 13 Nisan 1914‘te İstanbul-Beykoz’da doğar ve 14 Kasım 1950’de İstanbul’da vefat eder.
Mızıka-yı Hümâyun’da klarnist olarak çalışan babası, Cumhuriyet’in ilanından sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın şefi olur. Ankara Radyosu Müdürlüğü de yapan babasının tayini nedeniyle Galatasaray Lisesi’nden 1924’te ayrılır ve Ankara Gazi İlkokulu’na geçer. Ankara Erkek Lisesi (Ankara Atatürk Lisesi)’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne yazılır. Edebiyat Fakültesi Talebe Cemiyeti Başkanı seçilir. Fakülteyi bitirmeden 1936’da Ankara’ya döner.
PTT Genel Müdürlüğü’nde memur olur. Aynı yıl Varlık Dergisi‘nde şiirleri yayımlanır. Askerliğini bitirdikten sonra 1944’te Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’na girer. Hasan Ali Yücel’den sonra Milli Eğitim’deki tutucu ve baskıcı ortamdan dolayı Tercüme Bürosu’ndan ayrılır. Ardından Mehmet Ali Aybar’ın çıkardığı Hür ve Zincirli Hürriyet gazetelerinde denemeler ve eleştiriler yazar. La Fontaine’nin Masalları’nı Türkçeye çevirir ve Ulus gazetesinde Yolcu Notları‘nı yayımlar.
Orhan Veli Kanık kısa yaşamında edebiyatın birçok dalıyla ilgilenir. İlkokulda Çocuk Dünyası isimli dergide bir öyküsü basılır. Ankara’da ortaokulda Oktay Rıfat ile tanışır. Birkaç yıl sonra Melih Cevdet Anday ile arkadaş olur. Lisede başlayan tiyatro çalışmaları sonraki dönemde şiir, öykü ve tiyatro çevirmeni olarak devam eder.
İlk şiirleri, Garip grubu arkadaşlarıyla birlikte (bazıları Mehmet Ali Sel mahlasıyla) Varlık’ta yayımlanır. Yaşamında Varlık‘ın yanı sıra İnsan, Ses, Gençlik, Küllük, İnkılâpçı Gençlik dergilerinde şiirleri ve yazıları çıkar. Hece şairi olarak kabul edilirken 1937’den sonra ‘Garip’ler olarak yeni tarzda şiirlere imza atar. Garip akımının Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat ile birlikte kurucusudur. Bu şairlerce 1941 yılının Mayıs ayında, önsözünü Orhan Veli Kanık’ın yazdığı Garip seçkisi yayımlanır. Kitap, Ahmet Haşim gibi geleneksel ve Nâzım Hikmet gibi toplumcu-gerçekçi olanlara karşı bir çeşit meydan okumadır. Fransızcadan yaptığı çeviriler bakanlığın klasikler serisinde yayımlanır. Garip‘in kendi şiirlerini içeren ikinci baskısı dahil olmak üzere 1945-1949 yılları arasında beş şiir kitabı yayımlar.
1947’de öykü yazmaya başlar ve ölümüne kadar altı öykü yazar. Öyküleri Tanin, Seçilmiş Hikâyeler ve kendi çıkardığı Yaprak dergilerinde yer alır. Öykülerin konusu da sıradan insanlar ve günlük hayatın çerçevesinde toplumsal eleştiridir. Çevirisini yaptığı kitap sayısı on beşe yakındır. Çevirdiği Antigone, şairin vefatından sonra İstanbul Devlet Tiyatrosu’nca sergilenir. Ölümünden sonra kardeşi Adnan Veli Kanık, Orhan Veli Kanık hakkında yazılanları ve onu tanıyanların ona dair söylediklerini bir kitapta toplar.
Orhan Veli Kanık’ın şiiri üç döneme ayrılır. İlki Garip öncesi devredir. 1936-1941 yılları arasında; önce dörtlüklerle, hece vezniyle ve kafiyeli, 1937 sonrasında; vezin, kafiye ve imge bulunmayan, dili sade şiirler yer alır. Gelenekten uzak yazar. Hece ve aruz ölçülerini kullanmaz. Kafiyeyi küçümser. Gündelik olayları ve sıradan insanların vasat yaşamlarını yalın bir dille anlatmayı dener. 1941’den itibaren Garip Devresi yıllarında, kendinden önceki şiir anlayışlarına büyük bir tepki vardır. Samimi bir konuşma dili tadında dizeler ortaya çıkarır. Hem bozan hem de onaran bir havada, etkisi on yıllarca devam edecek bu şiir akımı, önceleri şaşkınlık yaratır ve aşağılanır. Oktay Rıfat onun şiiri için “Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı.” sözleriyle açıklar. Genelde kısa olan geç dönem şiirlerinin temaları ise çoğunlukla tabiat, insan, aşk, çocukluk, savaş, hayat, sarhoşluk ve seyahattir. İroni ve gülmece ögeleri azalır, toplumsal konular ağırlık kazanır.
Bestelenen şarkıları; Alpay, Hümeyra, Banu, Cem Karaca, Özdemir Erdoğan, Levent Yüksel, Timur Selçuk, Edip Akbayram, Ahmet Özhan tarafından seslendirilir. Murathan Mungan, Orhan Veli Kanık ‘ın şiirlerini Bir Garip Orhan Veli ismiyle oyunlaştırır. Tek kişilik oyun 1980’den itibaren Kent Oyuncuları tarafından sergilenir ve oyunun Müşfik Kenter’in sesinden bir albümü yayımlanır.
Garip’in üç şairinin Ankara’da okumasının onlara sunduğu en büyük yarar, Ankara Erkek Lisesi’ndeki edebiyat öğretmenleri Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Ankara Erkek Lisesi’nin yayın organı Sesimiz şairlerin ilk kez yazmaya başladıkları dergidir. Orhan Veli Kanık’ın Ankara Erkek Lisesi’nden arkadaşı Şinasi Baray’ın açtığı Ulus’taki Üç Nal Meyhanesi Garip şairlerinin en sık uğradığı mekânlardan biridir.
Orhan Veli Kanık’ın 36 yıllık kısa yaşamı Ankara ve İstanbul arasında geçen ve zorlu yıllara tanıklık eden bir dönemdir. 1923-1948 yılları arasında yaşadığı Ankara’da birçok kesimden ve gruptan dostlukları ve aşkları vardır. Ankara’daki günleri bazen sıkıntılıdır. 1939’da, arkadaşı Melih Cevdet Anday’ın kullandığı araba Çubuk Barajı tepesinden aşağı yuvarlanır ve yirmi gün komada kalır. “Bir zamanlar Ankara’da bir apartmanın bodrum katında oturuyordum. Karanlık, izbe gibi bir yerdi.” dediği evin adresi bilinmez ama şair Ankara’da sırasıyla şu adreslerde oturur: Yeğenbey Mahallesi, Yeşim Sokağı No:7 (1937 yılında); Ilgın Sokağı, No:3 Yenişehir (1945 yılında); Hanımeli Sokağı, No:17, Yenişehir (1947 yılında).
Garip Grubu dışında şair arada sırada Ahmed Arif ile fayton gezileri yaparak şiirlerini paylaşırlar. İstanbul günleri başladığında, Nahit Hanım özlemi de başlar. Ankara’dayken İstanbul’da bulunan Nahit Hanım’ı özler. İstanbul’dayken Ankara’da yaşayan Nahit Hanım’ı çoğunlukla parasızlık nedeniyle ziyaret edemez. Son yıllarında bu özlemin yoğunlaştığı Ankara-İstanbul arasında birbirlerine yazdıkları mektuplarda açıkça görülür. Tren Sesi şiirini Ankara’da yazar.
Garibim;
Ne bir güzel var avutacak gönlümü,
Bu şehirde,
Ne de bir tanıdık cehre;
Bir tren sesi duymaya göreyim,
İki gözüm
İki çeşme.
Memurluktan istifasından sonra kendisiyle benzer durumda olan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Abidin Dino, Necati Cumalı, Sabahattin Eyüboğlu, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday gibi arkadaşlarıyla birlikte yazı işleri müdürü ve sahibi olarak Yaprak isimli on beş günde bir çıkan bir dergi yayımlar. Dergiyi çıkarmaya devam etmek için paltosunu satmak zorunda kalması herkesi üzer. Son sayıyı yayımlayabilmek için Abidin Dino’nun kendine hediye ettiği resimleri (onun izniyle) elden çıkarır. İlk sayısı 1 Ocak 1949’da çıkan; Cahit Sıtkı Tarancı, Sait Faik Abasıyanık, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi gibi yazar ve şairlerin eserleri yayımlanan Yaprak, 1 Haziran 1950’ye kadar 28 sayı yayınlanır. Aynı günlerde Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday, Nâzım Hikmet’in hapishaneden çıkartılması için açılan kampanyaya katılarak üç gün açlık grevi de yaparlar. Ankara’da çıkarmaya başladığı Yaprak Dergisi‘ni parasal güçlükler nedeniyle yayımlayamaz olunca İstanbul’a gider. Ölmeden önce üstüne giydiği ceketinin cebinde bir diş fırçasının sarılı olduğu kâğıda yazılmış Aşk Resmi Geçidi isimli şiiri bulunur. 1 Şubat 1951’de arkadaşları tarafından anısına Son Yaprak çıkarılır. Tek sayı olarak basılan bu dergide Aşk Resmi Geçidi şiiri de yer alır.
Garip Üçlüsünden Melih Cevdet Anday’ın anıları Oktay Rıfat ve Orhan Veli Kanık’ın yaşamından kesitler sunar. Melih Cevdet Anday, Orhan Veli’nin Ardından yazısında onunla Ankara’da tanışmasından ve çocukluk dönemlerinden bahseder.
“Çocukluğunu bilmiyorum. Ben kendisini Ankara Lisesi’nde tanıdım. Uzun boylu, ip ince, yüzü sivilceli bir çocuktu. Ders dışı faaliyetlerden onu en çok çeken okul dergisi ile müsamere kolu idi. Zaten tanışmamız da bir müsamere sırasında Halkevi’nde oldu.
….. Ölümünden bir hafta önce Ankara’ya gelmişti. “Aşk Resmi Geçidi” adlı son şiirini okudu. “Aşk şiiri değil bu,” dedim. “Değil,” dedi. Çünkü artık aşk, hava, bulut, su onun için yazı, şiir konusu olarak tek başlarına birer varlık olmaktan çıkmışlardı. O bir iş görüyordu.”
Melih Cevdet Anday 1962’de Cumhuriyet Gazetesi’nde yazdığı Leğenden Başka Konular yazısında Orhan Veli Kanık’ın bir Ankara anısını aktarır.
“”Savaş koşulları…” dedim ya, barışta bulunduğumuz süre içinde de bu örneklerdekine benzer duyarlıkların ikide bir ortaya çıktığını görmüşüzdür. Orhan Veli, çok yıl oluyor, bir radyo anketi için Ankara kazalarından birine gitmişti; kahvede oturmuş, “Radyoda en çok müzik mi, konuşma mı dinlersiniz?” ya da, “En çok bizim istasyonları mı, yoksa yabancı istasyonları mı dinlersiniz?” diye ötekine berikine sormaya başlamış… Biraz sonra kahvenin önüne bir kalabalık toplanmış, Orhan Veli’yi birbirlerine gösterip içeri girmişler, bu sefer başlamışlar onlar sormaya “Sen kimsin? Niçin soruyorsun? Ne hakkın var sormaya?” diye… Arkadaşım, “Kaymakam tanıdık çıktı da dayaktan, belki de daha kötüsünden yakayı güç kurtardık,” diye anlatırdı.”
Melih Cevdet Anday’ın Orhan Veli Kanık’a ait diğer bir anısı, o zamanlar Ankara’daki yaşam şartlarının ağırlığını anlatan 27 Ocak 1978’de Cumhuriyet Gazetesi’nde yazdığı Bir Ağırlama’dır. Fransız ozanı Philippe Soupault’u, Orhan Veli’nin Ankara Yenişehir’deki yoksul evini güzelleştirerek nasıl ağırladıklarını anlatır.
Orhan Veli Kanık şiiri ve Garip Üçlüsü hakkında en ayrıntılı yazanlardan biri Cemal Süreya’dır. Oteller Hanlar Hamamlar İçin Sürekli Şiir isimli şiirinde sevgisini şöyle dile getirir:
“…..
Evet, Mehmed Kemal, Yılmaz Gruda, Orhan Veli,
Şimdi hepsi dipte, hepsi birer yeraltı suyu gibi.
Sevgilim bilemem sesimi duyuyor musun
Bir gökkuşağıyla doldurmak istiyorum içini.
…..”
Cemal Süreya 999. Gün: Üstü Kalsın adını verdiği günlüklerinde 109. Gün’de ise Ankara özelinde Nahit Hanım ve Orhan Veli’den söz eder.
“Papirüs’ün Orhan Veli özel sayısını hazırlarken Nahit Hanım, bana Orhan Veli’nin mektuplarını okumuştu: Hepsi de eski yazı. O arada başkalarının mektuplarını da gördüm. Necip Fâzıl’dan, Necati Cumalı’ya kadar (Cumalı o sıra yirmisinde mi ne). Hepsinde de Nahit Hanım’ın kurduğu mesafe hemen seziliyordu. Hele Orhan Veli’ninkiler, en büyük saygıyla yazılanlar onlardı.”
Tolga Aydoğan’ın Orhan Veli’nin Ankara’daki İzleri kitabının açıklamasında Ankara’yı ve şairi şöyle özetliyor:
“Ankara’da yaşadı, Ankara’yı yaşadı. Ankara’da okudu, Ankara’da âşık oldu, Ankara’da çalıştı, Ankara’da yazdı en güzel şiirlerini, Ankara’da Evkaf’taki memuriyetten istifa etti güzel havalarda, Ankara’da düştü çukura. Ve bir sabah Konur Sokak ile Meşrutiyet Caddesi’nin köşesinde son kez el salladı Ankara’ya… Sonra da temelli çekti gitti buralardan… Ardında içi anılarla dolu bir Ankara bırakarak… Orhan Veli Ankara’da doğmadı, Ankara’da ölmedi ama Ankara’da yaşadı.”
Orhan Veli Kanık ustanın anısına saygıyla…
Kaynakça:
Orhan Veli Kanık bütün eserleri ve yazıları
Asım Bezirci, Orhan Veli Yaşamı, Kişiliği, Sanatı, Eserleri, Evrensel Basım, 1991, İstanbul
Cemal Süreya, 999. Gün: Üstü Kalsın, Broy Yayınları, Ekim 1991, İstanbul
Cemal Süreya, Folklor Şiire Düşman, Denemeler, Can Yayınları, 1992, İstanbul
Cemal Süreya, “Günübirlik”ler, Toplu Yazılar II, Bütün Yapıtları, Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, Mart 2013, İstanbul
Cemal Süreya, Sevda Sözleri, Bütün Yapıtları, Şiirler, YKY Yayınları, 38. Baskı, Şubat 2010, İstanbul
Cemal Süreya, Şapkam Dolu Çiçekle, Denemeler, Yön Yayınları, 3. Basım, Kasım 1991, İstanbul
Gülten Akın, Şiir Üzerine Notlar, YKY Yayınları, 2. Baskı, Eylül 2002, İstanbul
Melih Cevdet Anday, Yeni Tanrılar, Yasak, Deneme, Adam Yayınları, 1. Basım, Temmuz 1996, İstanbul
Melih Cevdet Anday, Felsefesiz Yaşamak, Deneme, Adam Yayınları, 1. Basım, Mayıs 2002, İstanbul
Tolga Aydoğan, Orhan Veli’nin Ankara’daki İzleri, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, Mayıs 2023, İstanbul.
https://bianet.org/biamag/yasam/240024-agabeyim-orhan-veli-sairin-sokaktaki-izini-suruyor
https://gazeteoksijen.com/kitap/absurt-ve-direncli-orhan-veli/
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siiri-sokaga-tasiyan-sair-orhan-veli-1732614
https://www.evrensel.net/haber/337910/orhan-veli-kimdir
https://www.gazeteduvar.com.tr/seray-sahinler-orhan-velinin-siirleri-herkesin-hayatina-dokunur-haber-1511691
http://www.milliyetsanat.com/yazar-detay/orhan-tuleylioglu/orhan-veli-siz-ankara/1279
http://www.orhanveli.net/halukoral.html
https://tarihdergi.com/311-oktay-rifattan-433-orhan-veliye/