Kız çocuğu anneleri bu cümleyi mutlaka duymuştur. Bize feminizm adı altında sunulan Karlar Ülkesi (Frozen) animasyon filminin ana karakterinden birinin adı Elsa. Bir prenses. Ama bu prenses başkaymış, öyle diyorlar. Zayıf, güzel ve çok havalı mavi bir elbisesi var. Mutlaka bir kız çocuğunun üzerinde görmüş olmalısınız. Bayılıyorlar bu elbiseye. Film tüm dünyada çok sevildi, rekorlar kırdı, “en feminist” ilan edildi, büyük bir başarıya ulaştı. Korkmayın, filmi izleyince hiçbiri feminist olmadı. Hepsi birer Elsa oldu sadece, birer prenses!
Hikâye aynı hikâye aslında. İnsan umduğunu değil, bulduğunu yermiş. Öyle ya da böyle… Bir prenses hikâyesi bu da. Değişen hiçbir şey yok kadınların tarafında. Dünya yine uymuyor onlara! Çünkü her şey erkeklere göre… Ee o zaman prenses olmak düşer bize de!
Elsa’nın araba sürmesine gerek yok mesela, zaten süremiyor da. Hele bir trafiğe çıksa, bir kaza yapsa, alimallah! Sen kalk arabaları erkeklere göre tasarla, kadın süremiyorsa “beceriksiz” deyip yaftala! Küçük araba sürsün madem. Kadınlar için mini mini arabalar yok mu? O da yoksa bal kabağı ve fareler…
Elsa, kadınlar tuvaletinde öyle kuyruk muyruk da bekleyemez bak! Kadınlar bilir, tuvaletler hep dolu. Peki ya erkekler, pisuvar farkından dolayı işler hep tıkırında…. Sonra bazı yöneticiler kalkıp kadınlar tuvalette çok zaman geçiriyor deyip senin yerine bir erkekle çalışmayı tercih etsin! Olur mu olur! Sokakta da aynı… Çiş özgürlüğü erkeklerde. Tuvaleti geldiğinde duvar dibine işeyen bir prenses gördünüz mü hiç? Olacak şey değil! Prensessin sen, kendine gel!
Elsa en çok nereye gidiyor biliyor musunuz, AVM’ye. Anne kraliçeyle birlikte… Güzel giyin, güzel görün Elsa! Saçlarını boyat, estetik yaptır, fit kal! İstersen AVM’de biraz sosyalleşebilirsin! Harika bir fikir değil mi? Kızlara haber ver, toplanalım!
Fark ettiniz mi, Elsa’nın mavi elbisesinde hiç cep yok! Hiçbir kadında, erkeklerin kıyafetlerindeki kadar cep yok. Düşününce, çok basit değil mi? Alt tarafı bir cep! Sırf bu yüzden çanta taşımak zorundayız, her gün, her yerde, her saat. Çocuklar doğdukça o çantalar da büyüyecek! Çünkü analar çeker yükü, kimsenin bilesi yok. Çocuk şarkısı bu. Evine tapar anne, tabii ya, ne kariyeri, otur evinde, tap! Ya da prenses ol! Başka yol yok sana Elsa!
Ceplerimizden düğmelerimize, topuklulardan sütyenlere, korselerden canımızı acıtan işlevsiz kıyafetlere kadar… Ya çiçekli elbiselerimiz? Ne zaman bıraktı yerini takım elbiselere?
Tüm dünya bize karşı mı? Durun daha bitmedi!
Ah yaşlandın mı sen? Yok yok, ruhum hâlâ on sekiz. Ruhunla bedenin bile birlikte akmıyor baksana. Ona bile izin vermiyorlar değil mi?
Bize anlatılan hikâyeler prenses hikâyesi oldukça, dünya çok da değişmeyecek aslında. Sadece içine biraz feminizm katıp bizi oyalıyorlar. Ne zaman ki değiştireceğiz bu hikâyeleri, yeniden yazacağız kadınların hikâyesini, işte o zaman dünya tam bana göre, tüm kadınlara göre!
“Topla saçını Rapunzel, deyyus merdivenleri kullansın”*
“Beyaz atlı prens, gelme boşuna”*
“Sindirella gitme baloya, 8 Mart’ta haydi alana!”*
“Kül kedisi, kül kedisi… Hayat 12’de başlıyor bitanesi”*
Sıra sende Elsa…
“Let it go Elsa, 8 Mart’ta sen de gel alana!”
* 8 Mart Feminist Gece Yürüşü’nde yer alan dövizler ve sloganlardan…