Davut Elçi’den Üç Küçürek Öykü
Öykü

Davut Elçi’den Üç Küçürek Öykü

Davut Elçi

Bol ‘İ’li Cevap

Süpürgeyi tamir ettikten sonra oğlana, “Şu süpürgeyi temizleyiver dedim. Bol ‘i’li bir cevap verdi: Bizim işimiz mi bu şimdi? İ’yi bu kadar kaba kullanmayı nasıl başarıyor, hayret. Hâlbuki “tamam baba, yaparım” dese, ağzını öyle eğip bükmesine de gerek yok. Hem kim demiş bunlara “ince ünlüler” diye.

 

Basss-Külll!!!

En basit şeylerin isimlerini bile aklımda tutamıyorum artık. Geçen gün hanıma şey nerede dedim. Ney dedi. Şey işte deyip, beş dakika boyunca alnıma vurdum. Bak yine unuttum. Unutmadım da öbür şeyle karıştırıyorum… Onu da unutt…Tamam tamam, abaküs. Hah! Baskül. Basss-külll!!!.

 

Ya! Terazi de, tartı de… Baskül demişim bir kere. O gelmeyince ötekiler de gelmiyor aklıma.

 

Odun Sobası

Yine hasretle geçen dört ay ve yine gelir gelmez tartışmayı başaran biz. Her defasında “bu sefer annemi tuzağına düşmeyeceğim” desem de olmuyor. Onunla ilişkimiz; çocukluğumda, içinde odun sobası olan küçük banyomuzu hatırlatır bana. Bütün kötü kokulardan, kirden pastan arınırdım banyoda ama bu sefer de is kokusu sinerdi üzerime.