KAR ACEMİSİ
Senin sokaklarında kaldırımlar
Benim geçemeyeceğim kadar dar
Ve bir su birikintisi dahi yok
Gökkuşağını seyretmek için
Yağmur yağmayan sokaklara
Nasıl düşsün gökkuşağının gölgesi
Hep dolu dolu bulutların
Ama düşmüyor bir çiğ tanesi
Mahzun kaldırımların bağrına yağan
Alçak gönüllü yağmur değil kardır
Kar gökkuşağını aksettirmek için
Haddinden fazla mağrur ve beyazdır
KESTANE BULAMACI
Denizin aldığı
Çok iyi kalecilik yapan bir abimiz vardı
Hafif kamburdu sırtı
Bu şiiri sana yazdım abi
Sana kambur diyorum
Seni herkes böyle çağırırdı
Affet beni
Karadeniz’in kıyıcığında
Salaş bir kayıkhanede
Mavi desenli
Ve beyaz bir kayıktır umut
Sabahın kör vaktinde uykuyu unutup
Aç karnına geçirir çizmesini
Nasır tutmuş ayağına
Kıyıdan usul usul açılır
Atlayıp ‘Umut’ isimli kayığına
Bir iki derken
Kestane bulamacının kucağında
Karanlığın koyulaştırdığı denize
Ağ atar bulur kendini
Kambur balıkçı
Kestane bulamacı sinsi
Yavaş yavaş çeker kendine kayığı
Uykusuzluk ve karanlık yardımcı olur ona
Hissetmez kayığının sürüklendiğini kambur balıkçı
Biraz tuzun ve yosunun ertesi
Ekmeğini çeker küçük kayığına
&
Neyi çeker bilinmez küçük kayığına
&
Ölümü çekti küçük kayığına