Tarihi sadece “geçmişin bilimi” olarak okuduğumuzda; raflarda ciltlerce yer kaplayan, kalın ansiklopedilerin binlerce sayfasına sarınmış, sararmış yapraklar mezarlığı gibi görünür gözlerimize. Yeryüzünü kolonize ettiğimiz günden bugüne birbirimizle savaşın, acının ve yıkımın kronolojik mezarlığı. Oysa tarih; inanç, değer, kültür ekseninde bizi var eden insanlık serüveninin kesintisiz devam eden defilesidir. Ve biz bu defilenin podyumunda boy gösteren kimi kahramanları biliyor olsak da; kreasyonun asıl yaratıcıları tarih yazıcıları olmuştur kalemlerinin mürekkebiyle. Hele devletlerin, kralların, imparatorların, sarayların yani muktedir ve muzaffer olanların tarihçileri kendi devletlerini, krallarını ve zaferlerini övme konusunda öyle yarışmışlar ve öyle süslü tarihler yaratmışlardır ki, elbisenin içindeki gerçeklik giderek görünmez olmuştur. Böylesi tarihlerde görünen; gösterilmek istenen, anlatılan ise öğretilmek istenendir. “Resmi Tarih” yazımı ilk günden bugüne nedense hep böyle işlemektedir. Bu yüzden de tarih müfredatından tarih öğrenmek, bir defileyi gözleri kapalı izlemekten farksızdır. Oysa hemen her meraklı tarih okuyucusu gerçekliği çıplak görebilme arzusundadır. Bunun için yapabileceklerimiz ise sınırlıdır. Tarihi; ona elbise biçen terzilerin makas seslerinden takip ederek; aynı devri farklı ve özgün kaynaklardan incelemek, sonra da tarihte yaşananları bu farklı bilgilerin ışığında gerçekliğe en yakın haliyle yeniden hayal edebilmek. Yapabileceklerimiz bundan ibarettir. Benim de bu kitapta yapmaya çalıştığım budur. Bu öykü; hisar taşlarında izini sürdüğüm, muhafızları kayıp burçlarda ufkunu gördüğüm, yelkenleri yitik denizde sesini duyduğum ve sayfaları sararmış mezarlardan tanıklığını dinlediğim bir geçmişin, hayalimde yeniden canlandığı bir tarih öyküsüdür.
“Biz bu savaşı bin yıl önce kaybettik
Polimizi tanrıya emanet ettik
Oysa Tanrı kurmadı bu şehri
Bu şehir İnsan aklının ve alın terinin eseri
Tanrı kapatmadı kubbesini Hagia Sophia nın
Bin hesabı var o kubbede İsidora ‘nın, Anthemios’un.
Oysa biz
Aklımıza ihanet ettik
Terimiz akmasın
Bileğimiz yorulmasın diye
Her işi
Tanrıya havale ettik
Ah Poli
Hangi göz görüp da arzulamaz seni?
Ah Poli
Şehirlerin en güzeli
Biz sana layık olamadık
Aklımızı terk ettik senden önce
Bin yıldır
Kara cüppeli rahiplere teslim ettik namusunu
Onların duaları korur sandık surlarını
Kutsal olan haçtır sandık”
Liste Fiyatı: | 120,00 |
Yayın Tarihi: | 17.09.2024 |
ISBN: | 9786057869234 |
Dil: | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı: | 214 |
Cilt Tipi: | Karton Kapak |
Kağıt Cinsi: | Kitap Kağıdı |
Boyut: | 12.5 x 15.5 cm |