MERASİM
Şiir

MERASİM

 

Denize karşı takma dişlerini çıkardı. Denize karşı çoraplarını da çıkardı.

Güneşe karşı ussuz usulsüz.

Kış güneşi artık içinde.

Bir tarif de yok senden hatıra kalacak, kendi bildiğim gibi pişecek yine çorba.

Gece uyandı. Yine hayalet sandı karanlıkta eski gri hırkayı.

Korkudan uyuyamadı. Su içti.

Dönmedik yer kalmadı yatağın içinde.

Ayak izlerini sildi eve girerken. Ayak izlerini sildi kumlarda.

Halının üzerinden silemedi, yırtık terlikten de.

Kafan çok sıcak, kor gibi, düşüncelerin en edepsizleri hepsi beyninin içinde.

Ağrı kesicinin etkisi geçmeye başladı. Ağrı kesicinin etkisi geçti.

Bir kadeh şarap içti üzerine.

Hah şarap hükümdarlığını ilan ediyor derken

Gözünün yaşını akıtan ağrı yine bedeninde.

Tanımadığın insanlarla gülmek daha kolaydır. Hiç tanımadıklarınla en kolay.

Hep birlikte güldüler, güldü.

Melodinin yükselişi, kahkahalar.Kakafoni.

Hissetti bazen hayata dokundu içinde.

Hazır değildi silik ve dumanlı görüntü.

Bir tarif yaz, püf noktaları vermeyi de unutma.

Tükürüğünü yuttu. Sözcükleri de yuttu. Fısıltı.

 

 

İSTİFRA

 

Meteoroloji çöl tozları için uyardığında yatağın altına sürüklüyordum küllerini

Herkes kendi mücadelesinin birer kahramanı, her kahramanın bir hikayesi vardı psikiyatr

mendil uzattığında anlatacak

Biz bu dünyaya niye geldik diye sorgulamaların birinde-ki  içki içmeden yapılabilmeliydi bu sorgulamalar-

Akşam olup yorgun argın eve dönüldüğünde elde sıcak bir ekmekle

Mezarlıkların yanından geçerken fatiha okuduğumuzda istemsizce

Atm sırası bekleyip para çektiğimizde

Fark ettik biz bu dünyaya geliş amacımızı bilemezdik.

Taşındığımız evler, unuttuğumuz yüzler, çöpe bırakılan bozuk radyo

Sürekli gıcırdayan merdiven basamağı, sallanan diş, denizin kenarında uzun sakin yürüyüşler

Kafaya atılan koca bir taş bile bir şimşek çakamadı beynimizde varoluş amacımıza dair.

Payına düşenleri alıp hayatımızdan çekilenlere reverans arası.

Savaş görüntüleri, savaş görüntüleri, savaş görüntüleri

Kuma da gömsek başımızı görüyoruz, kitaba da…

Kurumuş dere yataklarında yüzen balıklardı uzun zamandır insanlar.

Artık gölge vermemeye karar vermiş ağaçların arasında oynanan körebe.