Modern Dünyanın Yüzleri
Güncel

Modern Dünyanın Yüzleri

Zeynep Paftalı

Sürekli bir mücadele içindesin, sürekli bir sesini duyurma çabası. İlk kez bakışların üstüne çevrildiği o günden beri. Kadınsın, ülkendeki hemen hemen her kadının yaşadığı sorunlarla karşı karşıyasın. Evinin güven ve huzuru içinde olsan da ülkenin en büyük şehrinde, en sanatsal çevrelerde, en eğitimli semtlerde kadınlığından dolayı psikolojik baskıya maruzsun. Senden daha şanssız kadınların durumunu gördükçeyse dehşete düşüyorsun. Toplumun darbeleriyle her yanın kâğıt kesiği. Her gün kanıyorsun.

 

Yorgun düştüğün zamanlarda, Batı’daki ülkelerde ve toplumlarda kadınların erkeklerle eşit yaşıyor olabileceğini düşünüyorsun. Sen de kadınların yaşadığı eşitsizliğin, şiddetin ve hor görülmenin, belli ülkelerle ya da belli coğrafyalarla sınırlı kaldığına inananlardansın. Batı, vaat edilmiş topraklara benziyor. Çimenlerin hep yeşil göründüğü, medeni, huzurlu topraklar.

 

Hayat tahmin edemediğin bir hızda seni Dünya’nın başka başka yerlerinde gezdirmeye başlayınca, önünde yeni kültürlere kapılar açılıyor. Seni beklenmedik yerlerde, beklenmedik hikayelerle karşılaştırıyor. Ve böylece anlıyorsun ki, Batı’nın çimenli topraklarında da kadınların bazı hakları kazanması, daha çok yeni. Eşitliğin içlere yerleşmesi ise, hala gerçekleşmemiş.

 

*          *          *

 

Avrupa’nın merkezindeki İsviçre’de kadınların federal seçimlerde seçme ve seçilme hakkını kazanması: 7 Şubat 1971

 

İsviçre Appenzell Innerrhoden kantonunda kadınların yerel seçimlerde oy kullanma hakkını kazanması: 1990

 

*          *          *

 

Kadınların problemleri, her yerde ortak. Kadınların problemleri, her yerde bir. Kadına karşı uygulanan ayrımcılık diplerde, köklerde, insanların daha çocukken soludukları havada, ciğerlerinde, ciğerlerinden çıkıp kelimelere dönüşen nefeslerinde. Şakalarında. Ve ölüm ciddiyetindeki yorumlarında.

 

*          *          *

 

İtalyan istatistik kurumu ISTAT’ın verilerine göre İtalya’da kadınların %31,5’i, hayatları boyunca en az bir kez fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyorlar. İtalya’da tecavüz vakalarının %62,7’si, kadınlara eşleri tarafından uygulanıyor.

 

*          *          *

 

Kadınlar konuşmak istiyorlar. Kadınlar paylaşmak istiyorlar. Kadınlar dertleşmek istiyorlar. Kadınlar sana açıldıkça, yaşadıklarını birinci ağızdan duyuyorsun; senin hayatından çok uzak ama hayatın çok da içinde travmalar.

 

Kocasının davranışlarından dolayı bulundukları ortamlarda sürekli özür dilemek zorunda kalan kadınlar. Bahanelerle karısını iyi bir maaşla çalıştığı işini bırakmaya itip, maddi gücünü elinden alarak kendine bağlamaya çalışan erkekler. Doğum yaparken sezaryen olup olmayacağına ailenin erkekleri karar veren kadınlar. Çocukken babası tarafından tekrar tekrar tecavüze uğrayışını, orta yaşlarında tüm dehşetiyle anlatan kadınlar. Birçoğu, daha çoğu, onlarcası, sayamadığıncası… Dünya’nın en gelişmiş ülkelerinde yaşanmaya devam eden, erkeğin dışarıdan çok modern göründüğü, içindense kadın üstünde maddi manevi hakimiyet kurma planları yaptığı vakalar.

 

*          *          *

 

Cinsiyete bağlı ücret farkı: Avrupa ortalamasında kadınlar erkeklerden %13 daha az kazanıyorlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde bu oran, %16,3.

 

Dünya Forumu 2023 raporlarına göre Latin Amerika, kadın-erkek eşitliğinde %74,3 ile Dünya üçüncüsü. Eğer böyle devam ederse tamamen eşitliğe, 53 yıl sonra ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünya genelindeyse kadın-erkek eşitliğine, aşağı yukarı 100-130 yıl sonra varılabileceği öngörülüyor.

 

*          *          *

 

Hükümetler görüyorsun, kadının üstündeki baskıyı git gide arttıran. Doğum oranını yükseltmek için kadınlara para kazanmayı, ev işlerini ve çocuk bakmayı aynı anda yükleyen ve onlara bu mücadelede destek olmayan. Erkeğin kadınla işleri paylaştığı durumlarda bile ailelere çocuk bakımında yeterince maddi ve manevi destek sağlamadan, yalnız hazırladıkları görsel kampanyalarla daha çok çocuk yapmaya teşvik eden. Seni Batı’nın ortasında olduğuna ikna ederken, sana nereye gittiğini bilmediğin bir Dünya’nın ortasında olduğunu hissettiren.

 

*          *          *

 

Amerika’da “Roe Wade’e Karşı” kararıyla kadınların kürtaj hakkının federal yasalarla korunması: 1973

 

Amerika Yüksek Mahkemesi’nin “Roe Wade’e Karşı” kararını, kürtaj temel hakkı “bu ülke tarihinin ve geleneklerinin kökenine yerleşmemiştir” diyerek federal seviyede bozması ve karar yetkisini eyalet inisiyatifine bırakması: Haziran 2022

 

*          *          *

 

Güney Yarımküre’den Kuzey Yarımküre’ye bazen gelip geçtiğin kasabalarda, bazen benzin istasyonlarında, bazen iş çevrelerinde insanlarla sohbet ediyorsun. Çoğunlukla bunlar, yeni tanıştığın insanlar. Çoğunlukla bunlar “modern” dünyanın insanları.

 

Yolun iyi insanlarla kesiştikçe şükrediyorsun çünkü zaman zaman kısa süre için de olsa, insanın tüm enerjisini çekip yutan, aynanın o sırlı kısmıyla da konuşmak zorunda kalıyorsun. Öyleleri genellikle, karşılıklı konuşurken bile köklerine kadar yerleşmiş ayrımcılıkla kadın olduğun için söylediklerini önemsemeyen, seni yok sayan ve hatta seni görmeyen erkekler. Seni genç görüp küçümseyen erkekler. Seni yaşlı olsaydın belki daha da küçümseyecek ve ıskartaya çıkartacak erkekler. Belki bir yerdeki bir kadının kocası. Belki bir yerdeki bir kadının babası. Belki geleceğin babalarının babası. Sana, modern dünyanın farklı yüzlerini gösteren erkekler.

 

İşin ilginci, bazen kadınlarla yaptığın sohbetler de seni şaşırtıyor. Hem toplum baskısıyla hem kendi kıramadıkları düşünce şekilleriyle sistemin parçası olmuş kadınlar. Tepkisizleşmiş ve kanıksamış kadınlar. Genç kadınlar. Hayatlarının daha başında kadınlar. Üzülüyorsun. Cinsiyet rollerinin ne kadar hücrelere kazınmış olduğunu tekrar tekrar görüyorsun.

 

Ve sayfalarca araştırmada art arda dizilmiş istatistikleri inceliyorsun. Her sene yenilenen, toplum tarafından olağan görülmeye eğilimli, hiçbir zaman normalleşmemiş olması gereken yüzdeler, sayılar, çizimler. Bazı yerlerin belki diğerlerden daha iyi durumda olduğunu gösteren ama kadın-erkek eşitliğine ulaşılamadığını ve alınacak daha çok yol olduğunu kanıtlayan araştırmalar ve anketler.

 

Kadın-erkek eşitsizliğinin coğrafyası yok, eşitsizliği uygulayanların ya da kanıksayanların cinsiyeti de. Kadın erkek ayrımı yapmadan, bugünün ve yarının eşitliksizlerinin suçu, o insanlarda. Stereotipilerin dışına çıkamayanlarda. Dile yerleşmiş cümle ve kalıpları dahi sorgulamayanlarda. Gelişmiş ülkelerde yapılan sokak röportajları sırasında “Kız arkadaşımın tek başına dans etmeye gitmesine izin veriyorum,” diyen gencecik erkeklerin ailelerinde, çevrelerinde, eğitim sisteminde ve bu durumu yadırgamayan tüm toplumda. Devlet adamlarının kameralar karşısında kadınlara ettikleri hakaretleri gülerek karşılayanlarda. Dışarıdan çok modern görünüp, gelenek ve alışkanlıklardan çıkamayanlarda. İçlerde, diplerde, derinlerde, hücrelerde. Ne zaman içimiz bundan temizlenir? Bilmem. Ama eşitsizliği beraber göğüslediğimiz aydınlanmış kadın ve erkeklerle beraber, gerçek bir eşitliğe ulaşmak için her gün yılmadan çalışmalıyız. İşin o kısmı, kesin.

 

Kadın-erkek eşitsizliğinin olmayacağı, yarının 8 Mart’larına!