NAZLI
nazlı – deniz – unuttuğumuz aşkı
biliyorum, okuyorsun dalga dalga
gözlerinde kavuşmasız bir nehir
kürek çektikçe ölüm, saatsiz bir yelken yüreğin
batan o uzaklık, bir kestane dikeni
hiç durulmamış mutluluk, bir mercan
gel gitlere yanık günde
güzün bir ıssız, bir ıslak kumsalıyız.
nazlı – dağ – hatırladığımız ayrılığı
bilmiyorsun, yazıyorum kara kara
gözlerimde çırpınan bir bulut
kırıldıkça kara zeytin, gövdesiz bir ağaç yüreğim
ufka bindiren o çam, gür bir akşam yeli
hiç buluşmamış gün ve ay gibi
düşen kara dargın lavantada
kışın ıslıklı bir göğüyüz.
UYANIŞ
ilk uyanış – tabaktaki üzümler uyumazlar.
boynumda dudakların sanki, gözleri açık
yerde iki yastık, diz dize
bir gelgit gibi dilleri
tavana yükselen ruh, dimdik
uzaklardan çağrısı, denizin kıyıya çarptığı
belki ölen taşları, hep dipdiri.
ikinci uyanış – şişedeki üzümler aymazlar.
göğsümde kokun sanki, gözleri kapalı
ikişer parça çamaşır, dip dibe
mayhoş bir fırtına gibi
göklerden inen ruh, sütliman
yakınlardan yankısı, kumun denizi sardığı
belki ölmek istediği an, şimdi.