REVOLVER
dalgınlıktım, haberim olmadı her şey akarken
nereden geldim nereye gidiyordum bilmedim
bağışlasın kuşlar, uçuyorlarmış başımda, görmedim
zor soruları vardı yaşamanın denedim çözemedim
dedim, insanlar hep burada kalacak denli
neden kurulmuşlar bir fani sakinliğin üstüne
ah benim telaşlı hallerim, taşlı yollarım
vurulmuşum şakaklarımdan günlerin kuşatmasında
bakakalmışım, güle kanım şorlarken
bu da olmuş sonunda, katil beni çekiştirmiş
aklımı çarmıha çekmiş yalan, yılan şımarıklığında
kalbim! içinde ateş kuyuları saklım, serserim
söyle nasıl okşanır gerçeğin saçları..
bir uçurum burcunda? düşmek mi lazım?!
kendime sabır diliyorum buna hakkım var
döndürebilirim belki kaçan atlarımı
diyorlar ki unutma yaşamak bir revolver!
tamam o vakit şansımı yeniden demliyorum.
ÖLÜMÜ ÖLDÜRSELER
en sevdiğim rengi soruyorsun bana, öyle mi?
söylemesem olmaz mı? dünyada sorun bu mu?
aşkın insana katacağı zarafetten söz açmıyorsun
yaşamı güzel kılan küçük şeylerden örneğin, hiç..
bir sokak köpeğinin başını okşamayı akletmiyorsun!
küçük olan büyüktür, buna bir öpücüğü dahil edebiliriz
gün dudağında çağlayan gül de bize bunu söyler
ama bir şeyi büyük yapacak olan onun cesameti değil
korku ağacının dalındaki minicik bir kuş olsa da
kartal pençesine karşı takındığı yüce cesaretidir
en sevdiğim renk önceden sarıydı, şimdi değil
nicedir yeşeren otlara bile hayranlıkla bakmaktayım
sen sevginin ufkuna perde çektiğinden beridir
ufku pencerene getirmek hevesindeyim
ölümü öldürmenin bir yolunu arıyorum nicedir.