Sözcüklere Ruh Üfleyen Kadın: Fadime Uslu İle Söyleşi
Söyleşi

Sözcüklere Ruh Üfleyen Kadın: Fadime Uslu İle Söyleşi

Kader Menteş Bolat

Fadime Uslu, öykü dünyamızda yerini sağlam inşa eden bir yazar. Deneysel öyküler yazmayı/deneyimlemeyi kendine iş edinmiş olduğunu söylesem abartılı olmaz, diye düşünüyorum. Sözcüklerden oluşan dünyasını çalışkanlığıyla ilmek ilmek dokuyan bir yazarla karşı karşıyayız.

 

  1. Sevgili Fadime Uslu, Sanat Tarihi Bölümü mezunusunuz. Bu eğitiminiz öykü yazarlığınızı nasıl destekledi, ne gibi katkılar sundu, bizimle paylaşır mısınız?

 

Sanat tarihiyle ilgilendiğinizde toplumu var eden yapıların hepsine birden bakmaya başlarsınız. Bir eseri incelerken tarihin katmanlarını, kültürü var eden donanımları, sosyolojiyi, felsefeyi, dili, estetiği çözümlersiniz. Matematiğin sanatla ilişkisini somut hâliyle görür, formların biçimlenmesindeki yasaları fark edersiniz. Sanat tarihi bir bütün olarak sınıf mücadelesi tarihidir. Sınıflar arasındaki mücadele örtük, gizli ve açık bir biçimde sanata yansır. Sanat tarihçisi bir sivil ya da dini mimariyi, bir kilimi, halıyı, mezar taşını, resmi, heykeli, müziği, filmi bağlamları çeşitlendirerek irdeler. Bana göre herkes doğuştan sanatsal sezgiye sahiptir. Çocukluk döneminde bu duyuş ya körelir ya da ailenin, çevrenin desteğiyle geliştirilir. Şanlıydım. Sanata meraklı bir çocuktum. Okuyup yazmak konusunda desteklendim. Sanat tarihi eğitimi, hiç bitmeyen bir araştırma merakıyla çok yönlü görme biçimi kazanmamı sağladı.

 

  1. “Gölgede Yaşamak” adlı öykü dosyanız 2011 Yunus Nadi Öykü Ödülü’ne layık görüldü. Bu ödülü almak sizi nasıl tetikledi? Yazın yolculuğunuza nasıl katkı sağladı, neler söylemek istersiniz?

 

Dosyaya adını veren Gölgede Yaşamak, deneysel bir öykü. Ödül, deneysel öykü yazma cesaretimi arttırdı. Ödüllerin işlevi tam olarak bu. Jüri, yazara, “Senin yazdığın metinleri görüyor, onaylıyor ve çabanı takdir ediyoruz,” diyor. Yazmak için bu söze muhtaç değiliz elbette. Yazdıklarınız uzun yıllar boyunca okurla buluşmayabilir. Sanat, iktidar aracınız değilse bu türden onaylara ihtiyacınız yoktur. Yazdıklarınızın has edebiyat okuruyla buluşması en büyük ödüldür bence.

 

  1. “Yüzen Fazlalıklar” öykü kitabınızı küçürek bir öyküyle açıp yine küçürek bir öyküyle kapatıyorsunuz. Gerçekten etkileyici küçürekler bunlar. (Uyku Yılanı ve Yılanlı Rüya) Kitabı bitirdiğimde o kör yılan benim de rüyama girer mi diye düşündüğümü hatırlıyorum. Okur bunu nasıl bir bağdaştırma olarak almalı?

 

Öyküde anlatma süresi kısaldıkça etkide daha çok yoğunlaşabiliyorsunuz. Etki yoğunlaştıkça yazarla okurun etkileşimi de artıyor. Yazarın farklı boyutlarda yaşayarak kurduğu öykünün dünyasına giriyor; adı konulmamış, belli bir adlandırmanın da gerekmediği o boyutlarda kendinize yeni bir yaşantı oluşturuyorsunuz. Derinlemesine bir ilişki bu. Bir yandan sanat kendi doğruluk ilkesiyle hayata katılıyor. Bir yandan bizden türeyen duyuşu hayatın birbirinden uzak noktalarına yayıyoruz. Kısa öykülerle upuzun bir yaşantı kurmak, dünyanın en güzel şeyi bu olsa gerek.

 

  1. Yine Yüzen Fazlalık’larda “Son Turna” adlı öykünüzle Japon yazar Kavabata’ya saygı duruşunda bulunmuşsunuz. Etkilendiğiniz yazarlardan mı kendisi, yazın yolculuğunuzda başka kimler sizi derinden etkiledi?

 

Evet, Yasunari Kavabata’nın dünyamda ayrı bir yeri var. Yazarlığındaki tutumu, azıcık malzemeyle anlattığı meselenin özüne inecek kadar derinleşebilmesi, duyarlığındaki sarsılmaz iradesi beni etkileyen yönleri. Dürüstçe, cesaretle yapılan her şey etkiliyor beni. Farklı yönleriyle farklı biçimlerde. Yazın yolculuğumda etkilendiğim isimler listesi ise bir hayli uzun. Sadece bunun üzerine bile söyleşebiliriz. Edebiyatın yanı sıra resmin, müziğin, sinemanın, mimarinin, beni yeni yolculuklara çıkaracak kavramsal düşüncenin etkisine açık kalemim.

 

  1. Son öykü kitabınız “Ay Eskir Gün Işırken” de aynı zamanda karşımızda cesur bir kalem görmekteyiz. Toplumsal hafızamızı diri tutmaya çalışırken bir yandan da farklı zaman dilimlerinde yaşananlar arasında bağ kuran öyküler bunlar. Bu öykülerden yola çıkarak ‘zaman’ ı algılayış biçiminiz hakkında bilgi verebilir misiniz?

 

Neye baksam, neyi görsem karşıma hep zaman çıkıyor. Tanımlarım zaman düşüncesiyle kendini buluyor. Şimdide geçmişle geleceğin kaynaşmasını, anda sonsuzluk bilincini, katmanlara ayrılan zamanın adlandırılmayan bölgelerini, zamanın yok oluşunu öykü yazarken daha çok hissediyorum. Belki bir başka söyleşimizde zamanın geçirgen dokusunu konuşuruz. Kurmacada her şeyi yöneten zamanın bizi nasıl biçimlediğini.

 

  1. Çocuklar için de yazıyorsunuz. Çocuklar için yazmakla yetişkinler için yazmak arasında nasıl farklılıklar var ya da olmalı mı? Bu konudaki düşüncelerinizi almak isterim.

 

Çocukların o eşsiz dünyasına ulaşabilmek, yazıda daha çok derinleşmenizi gerektiriyor.

 

  1. Edebiyat Atölyesi dergisinde yazmaya hevesli olanlar için yol göstericilik yapıyorsunuz? Sizce yazma hevesinin tutkuya dönüşmesi nasıl mümkün olabilir?

 

Tutku sadelik ister. Sizi oyalayan fazlalıkları atmanızı bekler. Hevesi hep koruyarak, araştırarak, yeni söz söylemenin heyecanını duyarak azimli bir çabayla dünyaya açık olarak yazmak insanı kendi sesine yaklaştırır. İnsanın bu hayattaki en büyük mutluluğu da kendi sesini bulmasıdır bence. Bu mutluluk kalıcı bir tutkuya dönüşen özverili büyük çabaya değer.

 

  1. Son olarak “İşleyen Kurmaca” desem, atölyeler ve kendi yürüttüğünüz atölyeler için söylemek istedikleriniz nelerdir? Yazı atölyelerini bir okul olarak düşünebilir miyiz?

 

Bugünkü okul mantığının kaynağı, ekoller kuran atölyeler. Sözcük olarak da okulun kaynağı, ekol. Atölyeler sanatında derinleşmek isteyenler için önemli bir araç bence. Derslerimize katılan arkadaşlarımız, İşleyen Kurmaca’nın yön bulduran, yön veren bir akademi olduğunu söylüyor. Bütün gayretimiz de bunun için. Derslerde de ders dışındaki ödev çözümlemelerimizde de sanat duyuşumuzu, bilgimizi, görgümüzü paylaşıyoruz. Farklı sanat disiplinlerini inceleyerek hayatı sanatla kucaklamaya, yazıda kendi sesimizi bulup sözümüzü kalıcı kılmaya, derinleştikçe gelişmeye çalışıyoruz.

 

Karnaval dergiye katkınız için sonsuz teşekkürler…

Şahane yorumlarınız ve sorularınız için ben teşekkür ederim.