Tante Rosa Bağlamında Kadın Hareketine Kısa Bir Bakış
Yazılar

Tante Rosa Bağlamında Kadın Hareketine Kısa Bir Bakış

Kader Menteş Bolat

Sevgi Soysal, edebiyatımızda 1960 sonrası dönemde kadın sorunsalını ayrıntılı ele alan isimlerdendir. Edebiyatımızda uzunca bir zaman görmezden gelinen kadın öznenin sesi olmak için kendisine bir yol açmıştır Tante Rosa ile.

 

Soysal bu kitapta, kapalı bir toplumda var olma mücadelesi veren, yerleşik normlara uymayan bir kadının hayatını gözler önüne serer. Ataerkil toplumlarda görmezden gelinen, susturulan kadınların vücut bulmuş halidir Tante Rosa. Toplumun bitmek bilmeyen sözlü yasaları ve kendi içgüdüleri arasında gel-gitler yaşayan Tante Rosa kurumların, kutsal atfedilen şeylerin karşısında yer alır. Kadının bir birey kimliği kazanma yolunda Rosa’nın eyleme geçmesi önemli bir adımdır. Bilindiği üzere bu eylemlerin mutlaka bir bedeli olacaktır. Toplumun zihniyeti ve yapılandırdığı kurumlarıyla çatışma kaçınılmazdır. Erkek egemen zihniyet ya da ataerkil toplum, sunaklarına elbette kurbanlar isteyecektir. Diğer hemcinslerinin aksine Rosa’nın bireyliğini inşa ederken toplumla çatışmayı göze alması ona bir kişilik kazandırmış, tek kişilik mücadelesi zamanla toplumsal bir temsile dönüşmüştür: Mücadeleci, dik duruşlu, ne istediğini bilen kadın imgesi. Edebiyatın değiştirici, dönüştürücü gücü bu noktada devreye giriyor. Eserlerde rol model olan kahramanlar, toplumdaki alışılmış yargıları da tuz buz edip yol gösterici rolünü üstlenebiliyor.

 

Dünya edebiyatında da bizim edebiyatımızda da romanın başlangıç dönemlerinde, ataerkil düzenin olmasını istediği/seçtiği kadın karakterler çizilmiştir. Kurallara boyun eğen, bir şey talep etmeyen aksine ona sunulan/ondan istenen odağında hareket eden makul kadın karakterlerdir bunlar. Viktoryen dönemin ahlak anlayışının kadını içine hapsetmeye çalıştığı örnekler zihin kütüphanemizden kendilerini hatırlatmaktadır. Edebiyatımızda kadının da arzuları ve istekleri olabileceğinin ilk simgelerinden Halide Edip Adıvar’ın Handan romanının başkahramanı da bu bağlamda bize çok şey anlatmaz mı?

 

Tante Rosa bildik kadınlık hallerini üzerinde taşır, diğer kadın kahramanlar gibi benzer süreçlerden geçer. Ataerkil toplum, kendisi gibi olmayanları dışlamak, cezalandırmak konusunda pek mahirdir. Tante Rosa da kişisel tercihlerini yaşamak uğruna toplum tarafından soyutlanmış olmasına rağmen kadın bir birey olarak varoluşunu gerçekleştirmeye çalışmayı imleyen güçlü bir karakterdir.

 

“İşe başlıyalı bir ay olmuştu ki, bir sabah aynada -Değişimini- seziverdi. Saçlar kısalmış. Alında kaküller. Gözlerde bir karış boya. Dudakları nar çiçeği kızılına boyanmış, çığlık-çığlık. Dar kısa etek. Siyah ince çoraplar. Parıltılı bir bluz. Bunlar dış görüntüler. Ya bakışında ya duruşunda yakaladıkları?” (s.57)

 

Bu bağlamda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün mimarları, haklarını almak için mücadele ederken canlarını yitiren emekçi, öncü kadınları saygı ve minnetle anıyor, mücadeleyi sürdüren Tante Rosa’ları yürekten selamlıyorum.

 

( Soysal, Sevgi, Tante Rosa, Bilgi Yayınları:271, 1978)