Tek Hücreli Kadın
Öykü

Tek Hücreli Kadın

Nazire K. Gürsel

Depremde kaybettiklerimizin hatırasına

 

Kaçıp kaçıp bu eve geliyorum. İçimden geçen tüm evler içinde en az sevdiğim, derdim hep. Şimdi anlıyorum ki doğru olan tersi. Seyrelmiş yollardan geçiyorum her defasında. Beni karşılayan kelimeler yabani bir tenhalık. Hikâyem ilerledikçe sözlerim değişecek, öykü gibi kelimelerim de evrilecek. Hiçbir hikâye başladığı gibi bitmez. Neden denizlere açılmak yerine, bozkır bozması yerlerde takılıp kaldığımı, son satıra vardığımda öğrenebilmek, işte beni yola düşüren umut, Üstelik evimiz de değişmiş, bambaşka bir yer mi burası? Emin olamıyorum. Meridyen aynı da paralel kaymış gibi. Eşyalarımızın çok azı bizimle kalmış. Koca salon hatırladığımdan da genişmiş. Çekip gitmeyen üç beş parça bizimle kalmış mı, dedim. Doğru değil tabii ki, bizi beklemiş demem gerekiyordu. En başta halılarımızın bile evi terk etmesine şaşıyorum. Ahşap kitaplığı, kara deliğe döndüren ışıksızlık bu odada daha önce yaşandı, o yüzden o boşluğa aşinayım. Kimselerde olmayan, sadece sana ve bana ait kırmızı masaya sarılıyorum. Tik ağacından, onu bizim için sabırla oyan marangoz da göçmüş bu diyardan. Buraya nasıl mı geldim? Tabii ki asansörle. Beni ilk fark eden asansör oldu. İki ayrı asansör kabininden her zaman olduğu gibi soldakini tercih ediyorum. Geniş bir tebessümle iki yana açılıyor. Nerelerdeydin, dercesine. Ana rahminde neysem, bu küçük, loş hacimde de oyum. İçinde küçüldükçe biraz daha kalma arzum artıyor. O da aceleci değil katları çıkarken, ancak kararlı. Hiçbir katta durmadan, ağır aksak yükseliyor. Katlarda duran asansörler beni huzursuz eder, bilirsin. Katettiğimiz her yükseklikte kendime bölünüyorum. İlk kez tanıştığım bir hissedişle büyülenmekteyim. Her katta bölünmelerimin hızı geometrik artıyor. Başta başım döner, midem bulanır diye korkacak gibi olsam da şaşılacak denli iyiyim. Kendime bölünme hızım dehşet verici olsa da iyiyim. Bir mucizenin arifesindeyim. Dokuzuncu kata vardığımızda artık tek hücreliyim. İçerde beni bekleyenin kim olduğunu bilerek çıkmış olmalıyım bu yolculuğa. Yoksa ne anlamı var sonsuz kere bölünmenin. Gerçek özgürlük tek hücreye dönebilmekmiş. Şimdi iç kanamayı durdurabiliriz! Senden sonra beni öldüren özlemi dindirebiliriz! Artık ne istersek olabilirim/olabiliriz. Yeniden ve sonsuz kere başlayabiliriz. Dairenin kapısı kendiliğinden açılıyor, önce vanilyalı kokun karşılıyor beni, sonra gözlerinle buluşuyorum. Lanet kalkıyor! Ev seni geri veriyor şekerpare kızım.

 

Nazire K. Gürsel/2023 Kasım