Üç Küçürek Öykü
Öykü

Üç Küçürek Öykü

Muhsin Boz

GÖKTEN YERE

 

Baskılardan ve dayatmalardan gülmeği unutan bir kadın, başından eksilmeyen kocasıyla yolda yürüyordu. Göğe kaldırdı başını. Kuşlar; sudaki halkalar gibi genişliyor, sonra kümeleşiyor, yeniden genişliyor, takla atıyorlardı havada.  Kadın, uzun bir aradan sonra güldü. Gülüşü asılı kaldı yüzünde, terk etmedi onu.

 

Yolun karşı kıyısından bir erkek geçiyordu. Erkekle gülücük, bir şekilde karşılaştı. Bunu gören koca dellendi. Bir tokat attığında karısına, asılı gülücük dağıldı, paramparça oldu. Kadının önce bakışları, sonra yüzü düştü gökten yere.

 

ABARTILI İYİSİN

 

Bir süre flört eden bir çiftten, erkek:

“Ben seninle evlenemem. Uçlardan nefret ederim. Sen abartılı bir şekilde çok iyisin!”

“Ben de evlenemem; ben de uçlardan nefret ederim çünkü. Sevgi varken, nefret gibi bir ucu taşıyanlardan özellikle.”

 

HEP BERABER

 

İlköğretim dördüncü sınıfta okuyan dört kız, salya sümük ağlıyordu. Berna öğretmen, sordu nedenini. Yanıt, koro halinde geldi:

“Öğretmenim; Ahmet hepimizle evlenip, sonra hepimizden boşanacakmış.”

Öğretmen kızlara yeniden sordu:

“Hepinizle evlendiği için mi, yoksa boşandığı için mi ağlıyorsunuz?”

Kızların hepsi bir anda sustu. Bir düşüncedir aldı onları ders boyunca. Teneffüste ilk yaptıkları, Ahmet’i bir güzel pataklamak oldu.

Hep beraber.