ÜÇ
ebru’ya…
üç gündür mahallemi seviyorum
üç gündür kendimle kuşatıldım
kuzgunların tüylerini
üç ayrı zamanda
üç ağrıyı kovaladım
üç
üç gündür ev rüyaların evi
ev benden uzak değil
üç gündür duvarlar
duvarlar duvarlara yaslandı
ben bazı dipleri görüyor
bazı yerlerde yerel saat üç
hileli bir dil uzağa gidiyor
üç
artık şimdinin olabilirim
daha cool neşeli olabilir
gördüklerime inanmayabilirim
gizemli değilim yine de dikkat etmeliyim
çünkü gizemli bir el bana
üç el ateş edebilir
alnımın ortasından vurabilir
üç
üçe kadar say
üç deyince üç gündür emral
üç gündür bazı şeyler gerçek
bazıları değil
dilim damağıma
salon geceye bükülebilir
ebruli büküldüğümü bilir
nöbet sonrası uykunun ardında
solak bir kuş o benimdir
sağ cebinde onun bir müzik çalar
o bazı notaları koşarak inebilir
geçen ezilmiş gülden
artık konuşmuyoruz, dedi
zaten konuşacak çok şey vardı
istanbul’da deprem olmuş
insanlar mezarlıklara parklara taşınmış
peygamberdevesi borca batmış
üç dil bilen üç avrupa ülkesine
üç rüyada bacaklarım arşa
üç